Hoseok'un elleri titriyordu. Bilgisayarı önünde duruyordu hala. Esmer tenli sırtını arkasında duran duvara yaslamış oturuyordu uzun süredir. Birkaç saniye sonra da bilgisayar, uyku moduna geçtiği için ekranı kararmış ve odayı karanlığın kollarına bırakmıştı.
Hoseok, avucunu bacağına bastırarak sıktı. Her şeyin bir hayal olmasını umuyordu, çünkü bugün olanlara başka bir açıklama bulunamazdı. Yoongi'nin fotoğrafı neden o haberdeydi? Ona ne olmuştu ve şu an nasıl nefes alıyordu? Sorulması gereken çok soru vardı ama cevapları Hoseok için çok ulaşılmazdı. Kafasının karışıklığı her saniye büyüyen bir sarmaşık gibiydi. Bir yerden sonra artık kulaklarından, ağzından ve gözlerinden fışkırarak onu öldürecekti.
Gücünü az da olsa topladığında, ellerinden ve bacaklarından destek alarak ayağa kalktı. Sanki biri onu yere çekiyormuş gibiydi. Bacakları titreye titreye lavaboya kadar ulaştı ve içeri girerek ışığı açmadan musluğa ulaştı. Ezbere bildiği mekanizmanın tutacağını sağa doğru çevirerek soğuk suyun kendini lavabodan aşağı akıtmasını izledi. Lavabonun deliğinden inen su, borulardan ses çıkartarak ilerliyordu ama Hoseok bunu uğultu şeklinde duyuyordu. Şu an kulakları duymayı reddetmiş gibiydi. Onun sesinden başka hiçbir şeyi duymak istemiyordu.
Suya iki elini birden sokarak, soğuğu umursamadan suratına çarpmıştı. Suyun vücudunda yarattığı hissizlik bütün hücrelerine yayılırken tekrar aynısını yaptı. İkinci kere surata çarpan su, yavaşça boynundan aşağı inerek mavi, uzun kollu tişörtünün boşluğundan içeri sızmıştı. Parmak uçları soğuktan kızarmış, artık sıcak bir ortama girme hasreti içindeyken, Hoseok tekrar yaptı. Uyanmak istiyor gibiydi. Derin nefesler almaya başlamış, bacaklarının titremesine titreme katmıştı. Uyanıp hiçbir şeyin gerçek olmasını istemiyor gibiydi. Ama soğuk suyun o iğne batma etkisi onun zaten uyanık olduğunu ve bunları kabullenmesi için çığlık çığlığa bütün vücudunda kendisini gösteriyordu. Suratına dördüncü kez çarpan suyla Hoseok hızlı bir şekilde musluğu kapatarak havlusuna ulaştı ve suyun değdiği her yeri sert bir şekilde sildi. İşte onun dayanma gücü de, bu kadardı.
Yatağına girip kalın yorganı kafasının üstüne kadar çekti esmer tenli. Uyuyup her şeyin geçmesini bekleyecekti. Titreyerek cenin pozisyonunu aldı ve gözlerini sert bir şekilde kapatarak vücudunu serbest bıraktı.
💐
Sabah gözleri şişmiş ve boğazı kuru bir şekilde uyanmıştı uzun boylu çocuk. Kalkma gibi bir niyeti çok yoktu. İşe gitmek istemiyordu ki bu, Hoseok için kesinlikle alışıldık değildi.
Saat akşam 5 olmuştu bile. Dün dükkanın kapısını kilitlemediğini de hatırlayınca zorla sırtını dikleştirdi. En azından uğrayıp eşyalarını alarak ve kapıyı kilitleyerek tekrar eve dönebilirdi. İstemeye istemeye üstüne bir şeyler geçirdi ve anahtarını alarak evden çıktı.
Yolda o kadar yavaş ilerliyordu ki, yanındaki duvarda sürünen salyangoz şimdiden onu geçmişti. Elleri ile gözlerini sertçe ovaladı ve ağrımaya başlayan başıyla kaşlarını çattı. Her şey böyle üst üste mi gelecekti şimdi?
Dükkanın kapısı tam kapalı değildi ama her şey yerli yerinde gibiydi. Çiçeklerin hiçbiri yerinden oynamamıştı. Kasaya yaklaşarak onu da kontrol ettikten sonra her şeyin güvende olduğuna emin olmuştu. Şimdi tek yapması gereken içeriden telefonunu ve cüzdanını alarak dükkanı kapatıp eve dönmekti. Ve uzun bir süre de, buraya geri döneceğini düşünmüyordu.
Kalın ve kısa holden geçerek küçük odaya ulaştığında, kapıya eğilerek yavaşça açtı, Hoseok. Telefonu ve cüzdanı koltuğun üstünde duruyordu. Önce telefonunu alarak açtı ve %20 kalan şarjına dua ederek arkadaşlarından ve Saerang dan gelen mesajları kısa kısa yanıtladı. Kardeşinin sağ sağlim ulaşmasının haberi onu biraz canlandırsa da, damarlarındaki kanın çekilmesi, onun üzerindeki etkisini hâlâ sürdürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「死」Yoonseok
FanficÇiçekçi olan Hoseok, bir gün tam dükkanını kapatırken birine rastlar. Müşterisinin ondan istediği şey basittir; küçük, sade bir buket. Garip olan ise, müşterisinin bu buketi kendi mezarlığına koymak için alıyor olmasıdır. 🌻死/Shi: Ölüm