Sabahın erken saatlerinde Hoseok, yine çiçekçi dükkanında çalışıyordu. Dün içtiği içkilerde haddini aşmıştı. Kolay sarhoş olan birisi olduğu için de, bu ona biraz pahalıya patlamıştı.
Gelen müşteriye taze kestiği kırmızı gülleri uzatırken suratına küçük bir tebessüm yerleştirdi. Başı ağırsa da, vücudu her an yere yığılacak gibi olsa da, suratını asla o güzel gülümsemesinden mahrum bırakmazdı. Kulaklarını o alışık olduğu kapı zili doldurdu ve dükkanın içinde tekrar yalnız kaldı.
Gün içinde çiçekleri sulayıp küçük serasını kontrol eder, müşterilerin isteklerini yerine getirir, boş kaldığı zamanlarda da kitap okurdu Hoseok. Boş kalmayı sevmez, her zaman kendine yapacak bir iş bulurdu. Evinde büyüttüğü çiçekleri de asla unutmaz, ihtiyaçlarını hallederdi. Şimdi ise oturmuş baş ağrısı dinsin diye içtiği ilacın etki göstermesini bekliyordu. Yaptığı kahveden bir yudum aldı ve kafeinin vücuduna yayılmasına izin verdi. Sonra gelen sesle odun tabureden kalkarak eline bahçe makasını aldı.
"İyi günler, bir demet papatya alabilir miyim acaba?"
🍃
Saat tekrar kapanmaya yaklaşıyordu. Hoseok'un aklında ise tek bir şey vardı; "Gelecek mi?"
Hoseok dün yaptıklarını düşündü, sarhoş olup müşterisinin önünde kendini küçük düşürmüştü ve artı olarak bir ölünün üstünden dalga geçmişti. Üzüntüyle oflayarak eli ile kafasına vurmaya başladı.
"Tanrım, çok salağım."
Tam elini daha sert vuracakken, alnını kaplayan soğukluk ile durdu.
"Ne kadar salak olduğunu bilmem ama biraz daha vurmaya devam edersen daha da salaklaşacaksın."
Hoseok sertçe kapattığı gözlerini tanıdık sesle bir anda açtı. Gelmişti.
Soğuk eli alnını kaplamış, suratı ise dibinde duruyordu. İlk defa yüzüne bu kadar yakındı Hoseok. Gözleri küçük ve inceydi, irisleri kara delik gibi simsiyahtı. Minik burnu şirin duruyordu. Ağzı ise bir kedininkine benziyordu, ince ama şekilliydi. Teni porselen gibi bembeyaz ve buz gibiydi. Üstüne her zamanki siyah kıyafetlerini ve şapkasını geçirmişti.
"H-hoşgeldiniz, Bay Yoongi."
Yoongi gözlerini devirerek elini adamın anlından çekti ve orta büyüklükteki dükkanın içinde savsak adımlarla yürüdü.
"Sadece Yoongi demen yeterli. Ee, ne yapacağız? Eğlenceli bir şeyin vardır umarım. Zamanım kısıtlı." Dedi bulduğu sandalyeyi çekip otururken. "Şu 'arkadaş olma' olayından bahsediyorum." Dedi hatırlatma olarak.
Hoseok ilk defa Yoongi'yi bu kadar uzun bir cümle kurarken görmüştü. En son birer kelime ile konuşuyordu. Sesi derindi.
Önlüğünü çıkararak önceden oturduğu tabureye bıraktı Hoseok. Üstünde sarı bir kazak, altında ise açık renk bir kot vardı. Biriktirdiği parası ile aldığı bu yeni kazağı çok sevmişti. Yoongi'nin garip bakışlarını üstünde hissedince ona döndü.
"Ne oldu?"
"Ayçiçeğine benziyorsun." Dedi Yoongi tek seferde. Sesi garip çıkmıştı.
Hoseok gözlerini üstüne çevirdi. Aslında kısmen haklıydı, ayçiçeği gibi görünüyordu. Ama Yoongi'nin bunu ne anlamda söylediğini anlamamıştı.
"Bu iyi bir şey mi?" Dedi kazağın kollarını çekerek ellerini kapatırken.
"Bilmem, öylesine söyledim." Dedi Yoongi. O da ellerini kapüşonlusunun ceplerine sokmuştu.
Hoseok da kenardan bir tabure alarak çocuğun tam karşısına oturdu.
"Dün olanlar için tekrar özür dilemek istiyorum. Sarhoş olmayı pek sevmem ama arkadaş ortamı olunca biraz fazla kaçırmışım." Dedi eli ile boynunu sıvazlarken. Yoongi ise bu sefer kollarını bağlamıştı. Hava çoktan kararmıştı, dükkanın içini sokak lambaları hafif de olsa aydınlatıyordu. "Yeni insanlar ile tanışmayı severim, buraya tekrar geldiğine göre sen de benden çok farklı değilsin sanırım."
"Aslında, öyle bir şey değil." Dedi Yoongi sessiz bir şekilde, bağladığı kollarını biraz daha sıklaştırdı. "Neyse, bir planın falan var mı?"
"Dışarıda bir şeyler yapabiliriz. Önce dükkanı kilitleyeyim." Diyerek taburesinden kalktı Hoseok. Hızlı adımlarla arka odaya giderek telefonunu, cüzdanını, anahtarlarını ve montunu alıp tam odadan çıkacakken, gözleri duvara dayadığı boy aynasına ilişti. Ellerini kazağının üstünde gezdirirken "Gerçekten ayçiçeğine benziyorum." Diye mırıldandı. Sonra da sırıtarak odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı.
Tekrar dükkanın ön tarafına gittiğinde Yoongi çoktan dışarı çıkmıştı. O da son kez çiçeklerini göz ucuyla kontrol ettikten sonra dışarı çıkarak anahtar ile kapıyı kilitledi. Yoongi ise o sırada geniş yola bakıyordu. Önünden birkaç bisikletli insan geçerken gözleri bisikletlere takıldı. Yoongi, bisiklet sürmeyi severdi. Ki bu da Hoseok'un gözünden kaçmamış, montunu giyinirken adamın yanına gelmişti.
"Bir iki sokak aşağıda sahil kenarı var, orada bisiklet kiralayabiliriz. İster misin?"
Yoongi tereddütle yaklaşsa da "Olur." Demiş ve Hoseok'u arkasında bırakarak sokaktan aşağı inmeye başlamıştı.
×
Merhaba🤙
Bölümün devamı çabuk gelecektir diye umuyorum. O zamana kadar fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu edersiniz beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
「死」Yoonseok
ФанфикÇiçekçi olan Hoseok, bir gün tam dükkanını kapatırken birine rastlar. Müşterisinin ondan istediği şey basittir; küçük, sade bir buket. Garip olan ise, müşterisinin bu buketi kendi mezarlığına koymak için alıyor olmasıdır. 🌻死/Shi: Ölüm