27 haziran,
elinde ki hızlı tren biletine ve evine baktı.
gitmeli miydi?
yoksa,
kalmalı mıydı?
lavinia,annesine ikinci bi travma yaşatmak istemiyordu.
annesinin,onun delirme aşamalarını görüp,elinden bir şey gelmemesine üzülüp,kendini yıpratmasını,
mutsuz olmasını istemiyordu.
'haksızlık bu' dedi.
ama sevindi bir yandan,ölmüş babasını ziyaret edebilicekti.
ama ya arkasında kalanlar?
vedalaşmayı sevmezdi lavinia,
en iyi bu,dedi.
kısa bir mektup bırakıp istasyona doğru ilerledi.
...
aklına nice filmler,kitaplar geliyordu şimdi.
fakat kabul etmek lazımdı,her hikaye mutlu son ile bitmiyordu.
...
temiz havayı ciğerlerine kadar çekti trenden inince.Şehrin kargaşasından arındırılmış huzurlu bir yerdi burası. sanki sadece toprak ana ve lavinia vardı.Harçlıklarıyla tuttuğu küçük kulübeye baktı ondan sonra.Çürüşmüş kahverengi ahşapşarla döşenmişti.Evin duvarlarında ki çatlakları görünce kışı idare edemez diye düşündü.
Fakat aklına geldi sonra : "Peki ben kışı geçirebilicek miyim?"