five;

28 6 0
                                    

saat,23.41

merdivenlerden birine oturdu lavinia,
elinde ki patenlerini ayağına ayarlıyordu şimdi.
Babasından hatıra kalan bu eski eşyalardan bir kaçıydı sadece.
gecenin bu saatinde paten sürmeye karar verdi.Çünkü bir daha sürebilir miydi bilmiyordu.Sonuç olarak hayata bir kez geliyoruz diye düşünmeden edemedi.
Han Nehri'nin oraya kadar sürdü,aklı düşüncelerle doluydu ve akan yaşlarla.
Dinlenme molası vermeliyim,dedi kendi kendine ve nehrin karşısında ki kırmızı bankaları seçti gözleri.Eliyle yoklayınca tahtanın yaş olduğunu anlaması çok uzun sürmedi.Hava soğuk olduğu için banklar yaşdı,üşütmek için mükemmel yerdi.
Saat geç olduğu geç olduğu için kimsecikler gözükmüyordu etrafta.Geceyi aydınlatan sadece Ay ve Yıldızlardı.
eline telefonunu aldı daha sonra,
saat 00.23 idi
telefonunu cebine attı.Oturup serin nehir manzarasını izleyemediği için üzgündü.Hüzünle geri dönemeye karar veren lavinia'nın gözüne ileride bankta oturan bir adam çarpmıştı,
dizlerini kendine çekmiş,ellerini de etrafından geçirip kafasını bacaklarına gömmüştü.
hızla kalkıp inen göğüs kafesinden ağladığı anlaşılıyordu.
Merak etmişti,neden ağlıyordu
lavinia,karanlığa rağmen incelemek istedi o genci,
siyah dağınık saçları geceye karışmıştı,
üstünde mavi bir hoodie,
altında da siyah bir pantolon vardı görebildiği kadarıyla.
bir kaç saniye daha baktı,
ardından kafasını kaldırdı genç adam izlendiğini hisseder gibi.
lavinia,çok merak ettiği yüzünü inceledi
kahverengi gözleri,
keskin çene hatları vardı.
kare dudaklarıyla tam bir sanat eseri gibiydi.
nice ressamlara,şairlere ilham olurdu belki de kim bilir.
Başka bir zamanda doğmalıydı,dedi.
yaşlı gözlerlerini ovuşturdu birkaç kez,gerçek olamayacak kadar mükemmeldi.Tanrı özenle yaratmış diye düşünüdü.
gözlerini hızla kırpıştırdığında adam olduğu gibi duruyordu.
adam bir damla göz yaşı daha düşürdü.
belki uzaktan başkalarına ufak bir su damlası gibi gözükebilirdi
ama lavinia için o ufak su damlası,derin bir hüzünü anımsatmıştı.
sanki biri onun akşama sakladığı pudingi yemiş gibiyidi,hisleri.
...
adımlarını tanımadığı bu genç adamın yanına yöneltti.
ne olacağını bilmiyordu,
belki bir hırsızdır,
ya da bir katil.
ayakları onu geri dönmeye zorladı,'gitme' dedi.Ama lavinia asla beynini dinlemezdi.
o,hep kalbinin sesini izliyordu.
belki de bu yüzden hep kaybeden taraf o oluyordu.
Ama devam etti,
kaybolacak olsa bile.

deliryum ; kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin