12 ekim,
Taehyung pes etmedi,
ama,
bir mücadale için çok geçti.
Bu onu bilmesede,mücadele etmeye devam etti.
bu,sonu olmayan bir kitaptı çünkü.
Taehyung çamurlu yollardan,papatyalı yollara geçiyorken,
lavinia sadece uçurumda yürüyordu.
bu sefer onu tutucak sadece hayali eller vardı,
akşamları kriz geçirten eller,
kafalar,
ve sesler.
Lavinia kışın geçmesini,baharın gelmesini bekledi.
Bir umut ışığı gelir zannetti.
Kar ne kadar masum olsa da soğuktu çünkü.
lavinia'ya güneş lazımdı,
Onu iliklerine kadar ısıtıcak bir güneş.
bekledi beklemesine ama,
ne kış bitti,
ne de yüreğinde ki buzlar eridi.
..."Alo,lavinia bak seni çok merak ettim,lütfen bana iyi olduğunu söyle.Hastane de olduğunu duydum.Tanrım kafayı yiyeceğim."
"Taetae sana atacağım adrese gel,her şeyi anlatacağım."
45 dakika sonra,
"lavi-sshi,iyi misin?"
"iyim taehyung,yeter otur da anlatayım."
taehyung hızla yerine oturdu ve laviniayı dinlemeye başladı."Tae,seni sürekli olarak üzdüğüm için özür dilerim.Ben de seni seviyorum am-"
Taehyung duyduklarıyla hızla lavinia'ya sarıldı.Bu cümle bitsin istemiyordu.
okyanus gibi kokan saçlarının kokusunu ciğerlerine doldurmak istiyordu sadece,sanki bir daha göremeyecek gibi o kadar çok sıkı sarılıyordu ki bi boğulacağını düşünmüştü lavinia."Seni hep mutlu edeceğim,asla üzmeyeceğim."
Diyebildi bir çırpıda Taehyung,zannediyordu ki buluşamayan aşklar buluşmuş,mutlu sona ermişti.
Ama bilmediği bir şey vardı,
Buluşan şey mutlu bir son değil sadece hüzüntüydü.