15. gün,
kan,ter içinde kalktı lavinia yataktan.
bu gördüğü 3. halüsinasyondu,
lavinia ağlamaya,
acıyla saçlarını çekmeye başladı.
Çok kötülerdi,
yaşlı gözlerini pencereye dikti.
güneşli bir gün değildi,aksine iç soğutan bir yağmur yağıyordu.
yataktan kalkıp üstünü giyinmeye karar verdi.
O sırada gökyüzünün niye bu kadar üzüldüğünü düşünüyordu,kim üzmüştü onu bu kadar?
...
yine Han Nehri'ne gitmişti.
bu sefer o ağlıyordu,
yağan yağmurla beraber,
genç adam ise izliyordu her şeyden bihaberken
genç adam her gün,aynı yerde o kızı beklemişti.
ve bugün de,
artık pes edicekken kız gelmişti.
Hayat böyleydi çünkü.
Sizi suyunuz çıkana kadar sıkardı
pes edenler kaybederken,dayananlar yaşamaya devam ederdi.Belki mutluluğu bulurlar diye.
Şüphe etmeden kendini ıslak çimlere atan kızın yanına geldi."Zaman uçup gidiyor,üzme kendini."
dedi.kız kafasını ona taraf çevirip ona gülümseyen genç adama buruk bir tebessüm sundu.
"Neyse ki,pilot biziz."
genç adam emin oldu bu sefer,
kalbinde açan çiçeklerden,
karnında uçuşan kelebeklerden.
her şey daha net hale gelmişti adeta."Adın ne?"
diye sabırsızca sordu,genç adam.
"Lavinia,senin?"
"Taehyung."
"Memnun oldum,Tae."
"Lavinia...anlamı nedir?"
"Bir çiçek ismi,ölüm çiçeği."
diyip gülümsedi lavinia.
Taehyung ise sadece şaşkınlıkla bakıyordu.
Çünkü kalbinde ki çiçekler onun konuşmasına hatta,nefes almasına bile engel olabilicek kadar büyüktü.
Lavinia,ayağa kalktı,"Tanıştığımıza tekrardan memnun oldum Tae,kendine iyi bak görüşürüz."
Taehyung'un yüzünde ki gülümseme soldu bir anda,
ayağa kalktı o da hemen.
ve bağırdı arkasından."Şey,yine gelirsin di mi?"
diyebildi sadece.
Lavinia,arkasını döndü,
tebessüm ederek,"Beklemek güzeldir,Taehyung ama anca doğru durakta beklersen..."
diyip yürümeye başladı.