7. Bölüm

28 11 2
                                    

Merhabalaaaar. Yine araya giren bir sürü zamandan sonra çok tatlı bir okur üzerine bölümü tamamladım. Sanırım birinin beni arkadan ittirmesi gerekiyor sürekli :)))
Bu bölüm Ekim'in babasını kaybetip tam anlamıyla kabullenmesiyle oldu. İyi okumalar :)

Tatlı okuyucuma ithafen;
someone_who_writes_








Ortam biraz dağılıp Erenin şaşkınlığı geçince İz'i alıp hala alışmaya çalıştığım odama sürükledim. Kapıyı kapatır kapatmaz ona döndüm ve muzip bakışlarım ile onu süzdüm.

"Biraz daha böyle bakarsan domates kırmızısından daha başka bir kırmızıya geçiş yapacağım, bilesin."

Dediğinde bende ona hemen cevap verdim. "Sende biraz daha anlatmadan böyle melül melül bakarsan çat diye ortadan ikiye ayrılacağım. Kızım sevdiğin çocuğun değişik bir şekilde hiç bilmediğim ve yeni tanıştığım abim çıkmasına mı şaşırayım, bana eskiden uzun uzun anlattığın ve bana gına gelen Ereni artık anlatmıyor oluşuna mı yanayım yoksa daha demin gördüğüm görüntüyü sindirmeye çalışırken kalpten mi gideyim?"
Uzun soluklu bir cümleyi nefessiz bir şekilde söylemiş olmanın ciğerlerime verdiği eziyetten kurtulmak için konuşmam biter bitmez derin bir nefes alıp cevap bekler bir şekilde salak salak yüzüne baktım.

Bıkkın bir nefes aldıktan sonra yatağa kendini bıraktı. Bende usulca yanına gidip oturdum. Tam yeniden artık neler olduğunu anlatması için uzun soluklu bir konuşmaya daha girecektim ki beni bu dertten kurtarıp anlatmaya başladı.

"Ben stajdayken lavabonun kapısının önünde elini kanarken gördüm. Zor bela bir şekilde sardım, ikna ettim diyelim hatta."

Aklıma hastaneye geldiğimde görüdüğüm sargılı eli geldi.

"Hiç iyi görünmüyordu, yani zorlamasaydım belkide asla o elini sarmazdı. Ben bitirir bitirmez kalktı gitti tabi. Bende olduğum yerde kaldım şaşkınlıktan haraket edemedim bir yere. Ertesi gün geldiğimde hasta kapısının önünde uyurken gördüm onu. Yanına oturup oturmamak konusunda beynim benle tartışsada ayaklarım çoktan o yöne harakete geçmişti. Yanına oturdum. Yüzünü inceliyordum. Bir anda gözlerini açtı dünkinin aksine daha iyi görünüyordu. Tabi utançla önüme döndüm. Ukala ukala durdu dedi ki 'Baya sevap kastın bana bakarak, artık cennetliksin' ben kırmızıyı geçtim mor renge döndüm kızım. Sonra kalkıp ilerde ki odanın kapısını açtı içeri girmeden tekrar kapıyı kapatarak sırıta sırıta yanıma geldi."

Yatakta bağdaş pozisyonu alıp hem şaşkın hem meraklı şekilde ona bakarken elimle devam etmesini işaret ettim.

"Ben hala şaşkınlığımı sürdürürken üstten bana bakarak 'Bir kahve içeriz? Yani dünün teşekkürü diyelim.' Dedi."

Benim ağzım O şeklini almış o ise halıya bakışlarını dikmiş bakıyordu.

"Eee sonra ne oldu yahu bir kahveden sonra öpme kısmına nasıl geçtiniz? " muzip muzip bakıp devam ettim.

"Hatta eve ne ara geldiniz?"

"Ekim ya! Öpmüyordu kızım. Hastaneye geri dönecektik arabayı bir anda buraya sürdü işte kıyafet falan alacak diye bende içeri girdim sonra- ah söylemeyeceğim."

"Kızım çatlatmada söyle sonra ne?"

"Parmağımı saçımı düzeltmek isterken heyecandan gözüme soktum tamam mı!?"

Kendimi yatağa atıp tabiri caiz ise tam anlamı ile haykırıyordum. Susmam için beni ayağı ile dürtüyor ve iğrenir gibi bakıyordu. Oysa benim susmam imkansızdı. Oda bunu fark etmiş olacak ki bitirmemi bekledikten sonra boş bakışlar ile baktı.

VâveylaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin