Karanlığın Güneşi ortak bir kitaptır. Yani iki kişinin ortak olarak tek bir hesaptan yazdığı bir kitap. İnşallah severek ve beğenerek okursunuz. İyi okumalar... 🍀
Bölüm müziği;
Sezen Aksu - ManifestoÜstüme giydiğim askılı mini kırmızı elbiseyi aynada incelerken pek sevgili kardeşim -ki çift yumurta ikizim olur kendisi- Duru hala kıyafet seçme derdindeydi.
"Duru artık acele et annem ve babam uyanmadan gizlice çıkmamız lazım." dedim. Dudaklarını büzüp dolapta elbise karıştırmaya devam etti. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp aynaya geri döndüm. Su dalgası yaptığım saçlarımı aynada düzeltip kendime öpücük atmayı ihmal etmedim.
Duru'ya baktığımda hala dolabı karıştırıyordu. Dayanamayıp Duru'yu kenara itip dolabın önüne geçtim ve bulduğum kısa siyah mini elbiseyi eline tutuşturdum.
"Bu giyeceksin ve itiraz istemiyorum." dediğimde Duru eline tutuşturduğum elbiseyi alıp inceledi.
"Defne ya ben bunu giymem bu çok kısa." diye çemkirdi. Derin bir nefes alma ihtiyacı hissettim yoksa birazdan üstüne atlayıp parçalacaktım.
"Ne giymeyi düşünüyorsun pantolon tişört mü? " diye bende ona çemkirdim. Bir çılgınlık yaparak babamdan izinsiz kaçamak yapmak istiyorduk. Lakin pek sevgili kardeşime elbise beğendirene kadar babam uyanıp alnımızın çatısından vuracaktı haberi yok.
"Of tamam giyiyorum Defne." dedi sıkıntıyla.
Duru üstünü giyinirken bende dudağıma en sevdiğim kirazlı rujumu sürüyordum. Duru üstüne giydiği siyah omuz dekolteli elbiseyi giymiş aynada kendini inceliyordu. Duru oldukça güzel bir kızdı. Oldukça güzel fiziği, beline kadar uzanan açık kumral saçları ve o maviye yakın gözleri...
Çıkmak için hazırdık. Elimize topuklu ayakkabılarımızı ve çantamızı alıp odadan çıktık. Uzun koridorda sessiz adımlarla ilerlerken Duru bir anda durdu. Kaşlarım çatık ona bakarken o kaş göz yaparak masanın üstündeki araba anahtarını gösterdi. İstemsizce sırıtırken Duru anahtarı alıp çantasına koydu.
Kapıdan sessizce çıkıp kapının yanındaki merdivenlere oturdum. Elimdeki siyah topuklu ayakkabıları ayağıma geçirirken Duru duvara yaslanmış elindeki ayakkabıları giyiyordu.
Apartmandan çıkıp bizim arabanın yanına ilerledik. Topuklu ayakkabının yere her vuruşunda bıraktığı tok ses sokakta yankılanıyordu. Duru bir an düşecek gibi olduğunda hızla kolundan tuttum.
"Sen nasıl kızsın ya?" diye dalga geçtim. Duru topuklu ayakkabıdan nefret eder. Çoğunlukla spor ve babet ayakkabı taraftarı. Topuklu ayakkabı giymeyende ne bileyim ya?
"Bunun üstünde durmak tam bir eziyet. Çok büyük bir başarıya imza atıyorsun." deyip ellerini birbirine çırparak alkışladı beni.
Arabanın yanına geldiğimizde Durudan anahtarı aldım. Sürücü koltuğuna geçerken elimdeki çantayı arka koltuğa fırlattım. Dikiz aynasını kendime göre ayarlarken Duru ayağındaki topuklu ayakkabılara sövüyordu. Göz devirip arabayı çalıştırdım. İçimden bildiğim tüm sureleri okuyup bir de üstüne dua ettim. Ehliyetim yok ve az çok araba kullanmayı biliyorum.
Gideceğimiz bara çok yaklaşmıştım. Direksiyonu sağa doğru çevirirken birden önüme motor çıktı. Aniden direksiyonu sola doğru kırarken Duru'nun çığlığı arabayı doldurdu. Ani fren yapıp durabildim.
"Hayvan herif. Öyle motor mu kullanılır şerefsiz." diye bağırdım. Önüme düşen dalgalı saçlarımı sinirle arkaya yatırırken acıyla inleyen Duruya döndüm. Elini başına götürmüş ovuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Güneşi +18
Ficção Adolescente"En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar!" -Victor Hugo- ××× O Ateş'ti. Yansa da küllerinden tekrar doğacak adam. Kendi çözülmez hayatını aydınlatan ışığa hayır diyebilecek miydi? Yoksa kendisini yakıp kül edecek aşka mı gidecekti...