-8-

456 35 43
                                    

Babam evden çıkınca peşinden çıktım. İnternete kaydettiği konuma baktım. Doğru kayıtlıydı ve silinmemişti. Evden çıktığımda şoför direk önüme geldi ve saygıyla eğildi. Bende eğildim ve elimdeki, konum gösteren telefonu şoföre uzatıp mırıldandım.

''Buraya gitmek istiyorum.''

''Tabi efendim, buyrun.''

Şoför eliyle arabayı gösterdiğinde  hızla arka koltuğa oturdum ve çantasını yanına bırakıp kemerini taktım. Araba hareket etmeye başladığında derin bir nefes alıp verdim. Aşırı heyecanlıydım ve aklıma Taeyong'un kendisine yakın olduğu an geliyordu, bu beni  utandırıyordu. İlk defa bu kadar biriyle yakındım, Taeil ile birbirimizi öperdik,sarılırdık ve uyurduk fakat asla Taeil'e böyle hissetmemiştim. 

Araba durduğunda kalkıp etrafa bakmıştım, iyi eve gelmiştim de içeri nasıl girecektim? Bunu düşünmemiştim, arabadan inip güvenliğe yaklaştığımda bir adam önümde durmaya başladı.

''Giriş izniniz var mı?''

''Ha-haberi yok,sürpriz yapacağım!''

Gözlerimi kaçırdığımda sert sesiyle direk cevap vermişti.

''Üzgünüm efendim, giriş izni olmadan sadece Seo Johnny Youngho'ya izin verebiliriz!''

''Ama-''

''Bırakın geçsin, benim önümde.''

Arkamı döndüğümde Seo Youngho tüm karizmasıyla arkamda duruyordu.

''Ama efendim Bay Lee'nin izni yok.''

''Ama benim var, dediğimi yapmazsanız Taeyong'u ben arayıp sizi kovduracağım, açın kapıyı!''

Adam kapıyı açtığında yavaşça Seo Youngho'ya baktım.

''Geçecek misin?''

Evi işaret ettiğinde, eve doğru yürümeye başladım. İnsanlara pek bir kötülüğünü görmemiştim fakat soğuk tavrı beni korkutuyordu.

Evin kapısına geldiğimizde elini omzuma attı. Çok geçmeden kapı açıldı, hizmetçi kenara çekildiğinde Youngho beni içeri itti ve bağırdı.

''Tae, misafirin var. Aşağıya gel!''

''Neden bağırıyorsun Johnny?''

''Ah arkamda mıydın? Seni göremedim neyse misafirin.''

Eliyle beni işaret ettiğinde Taeyong bana döndü ve soğukça beni baştan aşağıya süzüp sertleştirdiği sesiyle konuşmaya başladı.

''Senden kurtuluş yok mu? Niye geldin?''

Sözleri kalbimi kırmaktan başka bir şey yapmıyordu, bana da arkadaşı gibi  davranamaz mıydı?

''Konuşmamız gereken şeyler var.''

''Ne?''

Hafifçe sırıtmaya başlamıştı.

''Benim seninle konuşacak neyim olabilir? Eve nasıl girdin?''

Johnny omzumdan itip koltuğa düşürdüğünde hafifçe toplandım ve düzgünce oturmaya başladım.

''Yoksa yine mi hediye bırakacaksın?''

''Taeyong iki dakika düz dur da anlatsın çocuk!''

Taeyong karşımdaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne attığında Johnny hizmetçiyi çağırdı. Hizmetçi geldiğinde o da aynı şekilde oturup bana döndü.

''Çocuğun siparişini al!''

''Bir şey istemiyorum efendim, teşekkürler.''

''Bir meyvesuyu ve meyve getir, bize de kahve.''

ŞÖHRETİMİN GÜZELLİĞİ    JaeYongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin