Hoseok eve geldiğinde oğlunun koltukta uyuyakaldığını gördü. Jaehyun'u kucaklayıp yatağına götürdü ve oğlunun yanına yattı. Ne kadar büyürse büyüsün, Hoseok oğluyla uyumayı seviyordu. Fakat Jaehyun'un olgunlaşması için bunu her zaman yapmıyordu. Jaehyun'un yüzünü incelerken aklına Taeyong takılmıştı. Güvenliği için oğlunun peşine bir koruma ve telefonuna da ses kayıt cihazı yerleştirmişti. Ünlü birinin oğlu olması onu tehlikeye atıyordu. Oğlunun bir şeyleri anladığını biliyordu fakat ona hiçbir şey anlatmayacaktı. Jaehyun yavaşça kıpırdanıp arkasınu döndüğünde Hoseok ona, rahatsız etmeyeceği şekilde sarıldı. Oğlunun uykusu ağırdı fakat Hoseok onu uyandırmaktan korkuyordu.
"Taeyong'un seni sevmemesine rağmen, ona karşı iyi davranıyorsun. Seninle gurur duyuyorum oğlum, her zaman böyle iyi ol."
Jaehyun bunu duymuş gibi mırıldandı.
"Ben hırsız değilim!"
Hoseok oğluna sardığı kolu çekip tavana bakmaya başladı.
"Bazen merak ediyorum, Taeyong da böyle mırıldanıyor mudur? Onu kendime alıştırıp bir anda onu bıraktım, gerçekten çok fazla sıkıntı çekti. Yaptıkları, söyledikleri ve davranışları hakkında ona bir kelime dahi söylemeye hakkım yok."
Hoseok yavaşça başını oğluna çevirdi ve mırıldandı.
" O güçlü fakat acımaz biri oldu. Sen ise güçsüz ve her şeyi önemseyen birisin. Biriniz insanlara kötü davranırken diğeriniz iyi davranıyor. O kadar birbirinize zıtsınızki, bazen sizi birbirinizden uzak tutmam gerektiğini düşünüyorum, bazen ise yakınlaşmanız gerektiğini ve birbirinize dayanmanız gerektiğini. Kafam çok karışık."
Ve Hoseok düşüncelerle uykuya daldı. Sabah alarmı yerine oğlunun sesini duyduğunda ise endişe ile kalktı yataktan.
" Baba uyan okula aman işe geç kalıyorsun! Baba kalksana! "
Hoseok hızla telefonunu alıp saate baktığında saatin, iş saatini bayağı geçmiş olduğunu gördü. Telefonu tekrar yatağa bırakıp, yatağın üstündeki oğlunu yere indirdi ve mırıldandı.
"Sanırım bugün işe gitmesem de olur."
"Yaşasın!"
Jaehyun hızla ellerini çırptığında baba oğul aşağı indiler ve aşçının hazırladığı yemekleri yemeye başladılar. Hoseok yemeğini rahatça yiyordu ki, oğlunun dediği şey yemeğin nefesini tıkamasına sebep oldu.
"Bugün Taeyong hyungların evine gidelim mi baba?"
Hoseok öksürmesini zorda olsa durdurdu.
"Niye oğlum? Ne gerek var?"
"Baba evlerini ve sinema salonunu merak ettim, lütfen!"
"Oğlum ne yapacağız evlerinde? Nasıl gidelim ?"
"Ya sen ara işte Lee Soo Man'ı gidelim!"
"Dur bir sorayım."
Hoseok odadan çıktığında Jaehyun hızla odasına çıktı ve çantasını alarak telsizini, günlük gibi kullandığı defterini, Taeyong'a verebileceği minik bir hediyeyi çantasına atarak odadan çıktı ve aşağıya indi. Hızla çantasını koltuğa bırakırken odasına tekrar çıktı ve kıyafetlerini değiştirdi. Tatlı bir kokusu olan parfümünü sıktı, saçlarını taradı ve dişlerini fırçaladı. Tekrar aşağıya indiğinde babası da hazırdı. Babasına yaklaşıp sarıldı.
"Soo Man gelebileceğimizi söyledi. Gidelim bakalım."
Baba oğul arabaya bindiklerinde Hoseok aracı çalıştırdı, bir yandan arabayı sürerken kısık sesle oğluna dikkat etmesi gerekenleri söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞÖHRETİMİN GÜZELLİĞİ JaeYong
FanfictionLee Soo Man'ın ölen kız kardeşinin oğlu, yani Lee Soo Man'ın şımarık yeğeni Lee Taeyong Big Hit sahibi Jung Hoseok'un oğlu Jung Jaehyun'a aşık olur ve onu zorla sevgilisi yaparak istediklerini ona yaptırmaya başlar.