Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yoongi kızarmış yanaklarıyla o dükkândan bu dükkâna koşarken oldukça sevimli görünüyordu. Sabahtan beri istediği tek şey onun için güzel bir hediye bulabilmekti. Lakin yaptığı tek şey caddedeki sıradan ve içinde hep aynı türden hediyelerin bulunduğu dükkânları gezip hepsinden eli boş çıkmak olmuştu.
Hoseok'u iki yıldır uzaktan seviyordu ve artık ona hislerini bir türlü söyleyememekten oldukça yorulmuştu. En yakın arkadaşı Namjoon'un ona geçen hafta verdiği fikir oldukça hoşuna gidince de kolları sıvamış ve şu anda uygulamaya çalıştığı planı yapmaya koyulmuştu.
Hoseok'un doğum günü çok yakın bir zamandaydı ve güzel bir hediye alıp ona verirken şirin bir şekilde hislerini itiraf ederse Namjoon'un deyimiyle Hoseok'u kesinlikle ayartırdı. Yoongi sebepsiz bir şekilde kendine güvenmişti çünkü yaptığı gözlemler sonucunda Hoseok'un tatlı görünüşlü insanlardan hoşlandığını fark etmişti. Eh, insanların dediğine göre Yoongi de oldukça tatlı görünüşlü bir oğlandı. Onu ayartması zor olmasa gerekti.
Yalnızca tek bir sorunu vardı, o da Hoseok'un erkeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmemesiydi. İki yıldır onunla aynı üniversitede okuyordu ama bir kez bile bir oğlanla takıldığını görmemişti. Yoongi'yi en çok korkutan da buydu.
Sokakta derin düşüncelere dalmışken omzuna çarpıp giden adamın onu sarsmasıyla kendine geldi. Adam özür bile dilemeden giderken Yoongi sinirlendiğini hissetmişti. Bu tür muamelelerden nefret ederdi. Ağzında ufak bir küfür geveleyip birkaç adım attı ve önünde beliren güzel binaya takıldı gözleri. Bu sokaktan bugün defalarca geçmişti ama bu dükkanı ilk kez görüyordu. İçeride güzel led ışıklar yanıyordu ve huzur verici gözüküyordu. Dükkanın ismi de çok etkileyiciydi.
"MagicShop"
Yoongi'nin gerçekten hoşuna gitmişti bu görüntü. Belki de sabahtan beri bulamadığı o eşsiz hediyeyi burada bulacaktı. Daha fazla düşünmeden içeri doğru yöneldi. Dükkânın ahşap kapısını açıp içeri girdi ve kapıya takılı zilin çalmasıyla gülümsedi. Ortam gerçekten eşsizdi. Etrafta bir sürü eski oyuncak, süs eşyası ve ışıklar vardı. Eski çağlardan kalmış bir dükkân gibi görünse de bu görüntü bile orayı diğer dükkânlardan özel kılmaya yetiyordu.
Yoongi'yi yaşlı ve beyaz sakallı bir adam karşıladı içeride. Adamın gözlerinin içi gülümsüyordu. Yoongi tam o anda doğru yere geldiğini anlamıştı.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi yaşlı adam tatlı sesiyle. Yoongi gülümsedi.
"Birine çok özel bir doğum günü hediyesi almak istiyorum. Sabahtan beri bir sürü dükkân gezdim ama istediğim hediyeyi bir türlü bulamadım. Umarım bana yardımcı olabilirsiniz."
Adam tatlı bir şekilde güldü. "Sanırım o gerçekten değerli biri."
Yoongi kızarmaya başlayan yanaklarının belli olmaması için dua etti. "Şey... Evet, benim için oldukça değerli biri. Lütfen bana yardım edin."
