Bölüm 1- Mavi

238 13 4
                                    

Media: Mavi

"Senin yeni okul kıyafetine ihtiyacın var mıydı Mavi ?" diye sordu masanın başında oturan annem. Bu soru karşısında kahkaha mı atsam yoksa kendimi yere atıp ağlamaya mı başlasam bilemedim.

"Anne, okul bugün açılıyor. Bu soruyu sormak için fazla geç olmadı mı ?"
Üzerimdeki mavi pileli okul eteğimi çekiştirdim. "Boşver zaten geçen seneden kalanlar hala üstüme oluyor"

"İyi" dedi annem "Kilo almamış olman güzel bir şey". Gerçekten süper ilgili bir annem vardı. Ebeveynler konusunda biraz şansız doğmuştum sanırım. Babamı hiçbir zaman tanımamıştım. Onu tanımama sebebim ben doğduğumda annemi terk etmesiydi. Annem beni terk etmemişti ama onunla da birbirimizi pek tanıdığımızı söyleyemezdim. Hatta bazen ismimi bile unuttuğuna eminim.

Tabağımdaki çikolatalı ekmeğin son parçasını ağzıma tıkıp sofradan kalktım. Okula biraz erken gidip arkadaşlarımla takılmak istiyordum bu yüzden evden biraz erken çıkmaya karar verdim. Ayaklarımı sürüye sürüye odama gidip çantamı aldım ve tek kolunu taktım. Aynaya son kez baktım. Beyaz gömleğimin yakalarını düzelttim. Yaz başında kestiğim saçlarım çoktan uzamışlardı. Neredeyse omuzlarıma değecek olan kahverengi dağınık saçlarıma ve makyajsız ölü gibi görünen yüzüme baktım. Göz altlarım morarmıştı ve cildim çok soluktu. Ayrıca öyle zayıftım ki. Bu estetik görünmeyen bir zayıflıktı. Bütün kıyafetlerim boldu. "Umarım okulda insanlar benden korkmaz. Zombi gibiyim" diye mırıldandım kendi kendime. Beyaz diz altı çoraplarım kaymıştı. Onları biraz çekiştirdikten sonra çıkmaya hazırdım. Koridoru aşıp dış kapıya gelince "Hoşçakal anne" diye seslendim. Cevap yoktu. Kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim. Çantamın ön gözünden sarı kulaklıklarımı çıkarıp taktım. Bisikletimi apartmandan çıkarırken telefonumu selesine attım. Apartmandan çıktıktan sonra bisiklete bindim ve okula doğru sürmeye başladım.

Okulun kapısına vardığımda mavi bisikletimden inip onu diğer bisikletlerin yanına koydum ve kilitledim. Aniden bir el gözlerimi kapattı. "Bil bakalım ben kimim"

Tabi ki konuşmasa bile ellerinin sıcaklığından bile tanıyabilirdim onu. En yakın arkadaşımdı nasıl olsa. Gözlerimdeki ellerinin tutup indirmesini sağladım ve kocaman bir gülümsemeyle ona doğru döndüm. İkimiz de aynı anda kollarımızı açıp birbirimize sımsıkı sarıldık.

"Seni çok özledim Maviş" dedi Burç. Genelde gözleri mavi olan insanlara maviş denirdi, ve muhabbet kuşlarına, ama bana ismimi sevimlileştirmek için Maviş diyorlardı. Yanımızda duran İnanç "Hadi ya sıra bana gelmedi mi ?" dediğinde güldük ve birbirimizi bıraktık. İnanç ile de sarılıp selamlaştıktan sonra sohbet ederek yürümeye başladık. İnanç'ın pürüzsüz pembe cildine, büyük gözlerine, kocaman kirpiklerine bakarken sabah aynada gördüğüm korkunç yüzüm aklıma geldi. Birden durdum ve İnanç'ı kolundan çekip onu da durdum.

"Ya oğlum sen nasıl benden daha güzel olabiliyosun ?" diye sordum. İnanç bir anlık şaşırdı. Sonra toparlandı ve hemen çantasını açtı. Bir krem çıkarıp gösterdi. "Bak şimdi, bu göz altlarındaki şişkinlikler için. Ama dur, bunla başlayamam şurada bir yerde tonik olacaktı..." diye anlatmaya başladı. Bir yandan çantasını karıştırıyordu. Burç biraz yaklaşıp İnanç'ın çantasına doğru eğildi. Bakar bakmaz gözleri büyüdü. Ben de eğilip baktım. Tamamen güzellik ürünleri ile doluydu. Burç "Harika bir fikrim var!" diye yükseldi. Saatine baktı, sonra yine bize döndü. "Çabuk gelin daha vaktimiz var" dedi.

İkimizi de kollarımızdan sürükleyerek kızlar tuvaletinin önüne getirdiğinde durup telaşla etrafa baktı. "Tamam burası temiz. İçeriyi de kontrol edeyim durun" dedi sessizce. İnanç ve ben birbirimize bakıp bakıp Burç'un bu ciddi haline gülmemek için kendimizi sıkıyorduk. Burç kapıyı yavaşça açıp kafasını içeriye uzattı ve bakındı. İçerisi boş olmalı ki kapıyı komple açtı. Sırtını duvara dayayıp ellerini silah tutar gibi kaldırdı "Ben içeri giriyorum Ajan Mavi".

RainbowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin