Bölüm 4 - Parti

139 11 1
                                    

Media: İnanç Uzun

  Burç'un sevgilisi,Barut arabasıyla gelip bizi almıştı. Burç ön koltukta oturmuş, Barut'a durmadan bir şeyler anlatıyor, anlatırken bir yandan ellerini kollarını sallıyordu. Ama Barut'un hiç dinliyor gibi bir hali yoktu. Sadece önüne bakıyor ve arabasını sürüyordu. İnanç ve ben arkada oturuyorduk. İnanç telefonuyla ilgilenirken bense sadece surat asıyordum. Arabanın içi çok sıcaktı ve kötü kokuyordu. Ayrıca Barut'un her hareketi bana batıyordu. Sinir bozucu bir çocuktu. 

  Büyük, şaşalı bir evin önünde durduk. Arabadan inerken evin bahçesinin bizim okuldan kişilerle dolu olduğunu fark ettim. Evden müzik sesi geliyordu. Kalabalığa bakıp "Bayağı gizli partiymiş" diye mırıldandım. Burç ellerini havaya kaldırıp "Woohoo" diye bağırdı. "Partideyiz!". Barut hiç mimik yapmadan Burç'un yanına gitti ve kolunu omzuna atıp onu eve doğru sürükledi. Gözlerimi devirdim. İnanç ve ben kalmıştık. "İnanç..." ona bakmak için arkamı döndüm. "İnanç ?" Etrafıma bakındım ama çoktan gitmişti. Eh, yapacak bir şey yoktu, ben de partiye katılmalıydım. Belki eğlenceli bile olabilirdi.

  Eve doğru yürüdüm. Dans eden, alkol ve sigara içip sohbet eden insanların arasından geçip evin kapısına geldim. Kapıdan içeri girdiğimde yüzüme bir sıcak hava dalgası vurdu. İçerisi arabadan daha sıcaktı, hatta resmen cehennemdi. Alkol ve ter kokuyordu. Kokuyu almamak için nefesimi tutarak, insanların arasında ilerledim. Mutfak olduğunu düşündüğüm bir yere gelince durdum. Tezgahın üzerinde şarap, bira, vodka ve plastik kırmızı bardaklar vardı. Bardaklardan birini aldım ve temiz olup olmadığını anlamak için içine baktım. Gözüme temiz gelmişti. Zayıf, kemikli parmaklarımı şişelerin üzerinde gezdiriyordum. Şarap içmekte karar kalınca şişeyi aldım ve bardağımı doldurdum.

  Bir erkek sesi "O şarap serttir" dedi. "İçebileceğine emin misin ufaklık?". Arkamı dönüp sesin sahibine baktım. Bugün sınıfa yeni gelen çocuktu bu. Kollarını bağlamış beni izliyordu. Gözlerimi devirdim. Sahil bu yaratığın neresini beğenmişti cidden ? Elimdeki şaraptan bir yudum alıp geldiğim kapıdan geri çıktım. Büyük salondaki cam kapıdan geçip arka bahçeye çıktım. Burada büyük bir havuz vardı. Etrafıma bakındım. Bu tarafta takılan pek kişi yoktu. Ayakkabılarımı çıkarıp kenara koydum. Havuzun kenarına oturup çıplak ayaklarımı suya soktum. Ayaklarımı sallayarak suyun dalgalanmasını izliyordum. Kendi yansımama bakınca aklıma sebepsizce Ferda hoca geldi. Tüm vücudumda dolanan, damarlarımda gezip beni yavaş yavaş öldüren bir zehir gibi, zihnimi ele geçirmişti. Geceleri uyumadan önce, okulda sürekli aklıma geliyordu. Ondan fazla etkilenmiştim. Yapmamalıydım. Bu aptalca düşünceleri zihnimden atmalıydım. İçeceğimden büyük bir yudum aldım. Şarabın keskin tadıyla yüzümü ekşittim. 

  Omzumda bir el hissetmemle irkildim. Demin ki çocuktu. Ayakkabılarını çıkarmış, pantolon paçalarını kıvırmış yanıma oturuyordu. O da ayaklarını suya soktu. "Sert olduğunu söylemiştim" dedi sinsice gülerek. Benimle konuşmayı kesmesi için başımı diğer tarafa çevirip şarabımı içmeye devam ettim. Omzuyla bana hafifçe vurdu "Hadi ama, sen de bu aptal yerden sıkılmadın mı ?". Sıkılmıştım. Ama onun gibi 'fuck boy'lara harcayacak bir saniyem bile yoktu. O sırada elimdeki bardağın çoktan boşalmış olduğunu fark ettim. Yanındaki şişeyi alıp bana doğru uzattı ve salladı "Şarap ?". Ona döndüm. Bir süre onu süzdükten sonra bardağımı uzattım. "Demek utangaçsın" diyerek gülümsedi. O kadar hızlı göz devirmiştim ki bir anlığına beynimi gördüğümü sandım.

  "Defol" dedim sakin bir sesle ve bardağımı kafama diktim. Son damlasına kadar hızla içerken bir kaç damla çenemden aşağı süzülmüştü. Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Şarabım bitince bardağı çimenlere doğru fırlattım ve suya atladım.

  Evet hem de elbisemle! Umarım İnanç beni öldürmez. Biraz ileri doğru yüzdükten sonra başımı sudan çıkardım. Saçlarımı geriye doğru attım ve ona baktım. Yüzündeki sinsi gülümseme silinmemişti. Dudaklarını yaladı ve bir kez etrafına bakındı. Sonra o da suya atladı. Bana doğru yüzmeye başladığında ona sırtımı döndüm ve havuzun diğer kenarına kadar yüzdüm. Kenara vardığımda sırtımı kenara yaslayıp bana doğru yüzen çocuğu inceledim. Yanıma gelince sudan başını çıkardı ve saçlarını salladı. Bir elini benim yanımdan geçirip havuzun kenarına tutundu. "Çok güzelsin" dedi yüzüme yaklaşarak. Kafamı çevirdim. İyice sokulmaya çalıştığında onu ittim ve havuzdan çıkıp, çıplak ayaklarımla yürümeye başladım. 

RainbowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin