Tanıtım

47.4K 834 79
                                    

Titreyen elleri kana bulanarak kurumaya yüz tutmuş toprak parçalarını üzerinden alamayacak kadar güçsüzdü. Sadece bulundukları limana vuran dalgalarının sesini duyabiliyordu. Birde kendi titrek nefesini... Ağabeyinin soluğu kesileli çok uzun zaman olmuştu. Sıcak teni artik gecenin ayazına eşdeğerdi.

"Ağabey..." Fısıltısı gecenin sessizliğinde yitip gitti. Küçük kollarında bedenini sarmak istediği adamın ruhsuz bedeni ise gözlerini açmadı. Gözleri aralıklarla kapanıyor, bilinci yok oluyordu. Kendine geldiğinde ise ne yapacağını bilememenin çaresizliği ile ağabeyine sesleniyordu. Onu kaybettiğini bile bile...

On altı yaşının son gününde yaşadığı bu durumu kabullenemiyordu. Orada oluşunu, kollarının arasında tuttuğu bedenin ağabeyine ait olduğunu animsadığı her an boğazı yirtilircasina ama sesi cikamayarak bağırıyordu.

Bunu hak etmemişti. Böyle bir acıyı ona layık görenleri bulmak, elleriyle canını almak istiyordu delice bir cesaretle. O an gücü olmasa da, evinden uzak da olsa da bu düşünceler içerisinde savruluyordu.

Kendi küçük dünyasında ki hayalleri üzerine süzülen kan ile akıp gidiyor, geriye hayatı boyunca silemeyecegi koca bir iz bırakıyordu.

Ciğerleri yanıyordu. Kanın buruk kokusu, denizin tuzlu meltemiyle benliğini sarıyordu. O an bir daha denize eskisi gibi bakamayacagini biliyordu. Ağabeyiyle sahip oldukları o yata bir daha onsuz binemeyecegini de...

Onsuz... Gözünü açtığı andan beri hayatında var olan birini nasıl öylece yok sayabilirdi? O olmamış gibi nasıl yaşayabilirdi? Yapamazdı. Öylece hayatına devam edemezdi. Onun kanatları olmadan nasıl hayatta kalacağını dahi bilemezken nasıl yapardı?

Haybeye günler yaşayacaktı artık. Öncesini bildiği bir hayatın geceleri kalmıştı geriye. O gülüşler olmayacaktı artık.

İnleyişleri gecenin ayazına, bedeni sırtındaki toprağın soğuğuna karıştı. Ne bekleyecek sabrı ne de gücü kalmıştı. Kapanmak üzere olan gözlerini defalarca kez yaptığı gibi aralamaya çalıştı. Uyursa, kısacık bir an kaparsa gözlerini ağabeyine vereceği sözü tutamayacağını biliyordu. Bir ses duyduğunda irkildi. Çok kısa bir süre sonra yüzüne vurmaya başlayan sıcaklığı hissetti. Başını çevirdiğinde uzaktan ince bir şerit halinde gelen alevleri gördü. Bulundukları yeri yakıyorlardı. Korkuyla gözlerini kısıp baktığında babasının yanan bedenini gördü.

"Ah..." Haykırışları ciğerlerini yaktı. Alevler kendisine yaklaşırken ağabeyine verdiği soz yankılandı zihninde.

"Söz ver bana Kenan. Yaşayacaksın!"

Üzerinde cansız bedeni yatan ağabeyine baktı. "Ağabey."

Verdiği sözü tutacaktı. Hissizleşen bedeninin diğer tarafıyla gücünü kullanmaya çalışırken inledi. Kalkmalıydı. Ağabeyini acıyla iterek doğruldu. Onuda götürmek istesede yapamayacağını biliyordu.

"Özür dilerim." Siyah saçlarını severken ağabeyinin alnına alnını yasladı. "Bize bunları yaşatanları bulana dek yüreğimde har olsun bu ateş. İntikamımızı alana dek çıkmasın yüreğimden. "

Alev bir kol mesafesine geldiğinde yavaşça bıraktı. Bedenini geri geri denize çekerken alevlerin sardığı ağabeyini izledi. Gözlerinden süzülen yaşlarla zihninden ölene dek silinmeyecekti o an. Bedenini denize bırakırken aklında sadece ağabeyine verdiği söz ve yemini vardi.

Yaşayacaktı Kenan. Onu öldürmeyi başaramayanların karşısına çıkacaktı. Yüreğindeki ateş, artık hiç hissetmeyeceği kolunu ise kimse bilmeyecekti.

HAR...

Yedi Aşiret Serisi'nden Kenan Cesur, sizlerle...

Parola Yayınları ile kitap olacak. 

Sweek'den diğer bölümlerine ulaşabilirsiniz.

Yorumlarınızı ve desteğinizi bekliyorum.

© Tüm hakları şahsıma aittir. İznim dahilinde olmaksızın alıntı yapılamaz.
Kurgunun kullanılması, hikayenin iznim dışında ticari amaçla kullanılması, çoğaltılması yasaktır.Böyle bir durumla karşılaşılırsa yasal işlemler başlatılacaktır.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAR (Yedi Aşiret  Serisi III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin