3. Bölüm

81 17 198
                                    

Kaçalım gökyüzüne; Anlatılan masalın kayan yıldızın olurum.

Bölüm 3: Sağanak.

Şarkı: Perdenin Ardındakiler – Kendime.

Keyifli okumalar dilerim çiçeklerim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. <3

Acılar içimizde mesken tutmuştu sanki. Her şey bir film şeridi gibi zihnimin ortasında belirmişti.
İlk kare.
İkinci kare.
Ve O...
Dördüncü kare.
Beşinci kare.
Zihnime düşen film şeridin 3. karesiydi.

Zihnimdeki film şeridi hızlı bir şekilde belirip yok oluyorken kasıldığını hissettiğim bacaklarım yüzünden bir inilti koptu dudaklarımdan. Gözlerimi açmak istedim fakat bedenimi esir almış bu kasıltı, gözlerimi yummama teşvik ediyordu. Bir müddet kıpırdamadan durdum. Gözlerimi araladığımda ortamın tanıdık olmadığı geldi. 

Bulunduğum yatak ise büyüktü. Hele ki bana göre fazla büyüktü. Bırakın iki kişiyi üç kişiye bile yeterdi. Yatakta doğrularak odanın neresi olduğunu hatırlamaya çalışıyordum. Fakat zihnim bu konuda beni resmen itiyordu. Kafamın ağrısı bir yandan ellerimi kafama doğru götürdüm. Gözlerimi kapadım. 

Allah aşkına dün gece neler olmuştu öyle? 

Başım fena hâlde ağrıyordu.

Yatak Odasını biraz incelediğimde her şey fazlasıyla sadeydi. Siyah yatak, siyah dolap yerdeki halı bile siyahtı. Duvarları açık ton bir griydi. Üstümdekileri düzelterek ayağa kalktım. Kasılması durmuştu bacaklarımın ama yine de ağır bir yük vardı. Ayakta kendimi dengeledikten sonra tekrar gözlerim duvarlarla buluştu. Duvarlarda tek bir fotoğraf bile yoktu. Duvarda ismini daha önce bile okumadığım kelimeler yazıyordu. 

 
Kalktığım yatağı düzeltmek için hamle yaptığımda sendelediğim için oturmak zorunda kalmıştım. Diz kapağımın biraz üstüne gelen elbisem yukarı doğru sıyrılıp, beni rahatsız eden bir sınırda durduğunu gördüğümde uç kısımlarını aşağı doğru çekiştirerek indirdim.
Aralık kapıdan duyduğum sesin sahibine baktığımda dün gece ki olay tekrar bir şimşek hızıyla zihnime çarptı. İçimi kaplayan utançlık, kalbimden filizlenerek yüzüme kan olarak pompalanıyordu.

"Okula geç kalmak istemiyorsan beş dakikan var," deyip aralık kapıyı sonuna kadar açtı. Gözlerim istemsiz bir şekilde vücuduna gitmişti. Üstünde siyah tişörtü olmasına rağmen kasları resmen ben buradayım diye figan ediyordu. Tişörtünün dar olması da bunu ressam elinden çıkan tablo gibi gözler önüne sergiliyordu.

Adımlarıyla dolabın önünde durup içinden birkaç parça kıyafet aldı. 

 
Göz bebeklerimi zorlayarak ondan ayırıp tekrar ayağa kalkmak için ellerimi yatağa bastırdım. Kalkmak için kollarıma kuvvet uygulamıştım ki dudaklarımdan bunun aksine bir inilti koptu.
Elinde tuttuğu kıyafetleri yatağın üstüne gelişi güzel koyup yanıma geldi. Kalbim bir kar tanesi gibi eriyerek gözlerim ona bakmam için baskı yapıyordu. Bakmamak için dirensem de bileğimi avuçları arasına alarak muayene ediyor gibi bakıyordu. Bileğimdeki ağrının yerini ufak ufak sancılar almıştı. Avuçları arasında tuttuğu bileğimi kendimi çektim. 

Siktir. 

"İncinmiş," dedi kendine doğru tekrar çekerek.
"Sorun değil. " diyerek cevap verdim

.
Bileğimi yavaş bir şekilde bırakarak kıyafetlerle ayağa kalktı.
Evin salonu olarak tanımladığım odada onu beklerken elinde sargı bezi ve birkaç merhemin olduğunu gördüm. Sol tarafımda duran çantamı düzelttim. Yanıma geldiğinde bileğimi uzatması üzerine bileğimi uzatmıştım. Elindekileri yavaş bir şekilde sağ bileğime uyguladı. Parmak uçları tenime değdiğinde daha önce böyle bir an yaşamadığım için garip gelen duygular sardı içimi. Uygulamayı bitirdikten sonra serbest bıraktı. 

Mezara Vurgun RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin