⍣4⍣

2K 244 112
                                    

Jungkook

Babamın çalışmam ve kervanla yola çıkmam hakkındaki sözlerinden sonra odadan ayrılmış ve uzun süre kendime gelememiştim.
Bizim mekan dediğim eğlence hanına kendimi atmış, gözümü bir noktaya odaklamıştım. Hiç sesim çıkmıyordu ve bu arkadaşlarımı korkutuyordu. Benim gibi 7/24 kendini öven ve çenesini kapatmanın oldukça zor olduğu birisinin ağzını açmamasını oldukça ürkünç bulmuş birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı.

Bense ne dans eden güzel kızlara ilgimi verebiliyordum ne de elimdeki damak zevkime tamı tamına uyan yıllanmış içkiye. Babamın sözleri kulaklarımda yankılanıyor,beni ağlamanın eşiğine getiriyordu.

Tanrı aşkına, ben şımarık ve kendini beğenmiş Jeon Jungkook'um ben ne anlarım ticaretten kervandan yok kırmızı ginsengden. "Tanrım aklıma mukayyet ol" diye sızlandım.

Ben buradaki yaşamı seviyordum. Paranın nereden geldiğini bir kere bile düşünmemiştim ben sadece yiyiciydim işte. Tüketiciyim ben, tüketici! Oradan bakınca fotosentez yapabiliyormuşum gibi mi gözüküyor? Ben çalışmak, üretmek, para kazanmak nedir bilmem ki. Harcamayı bilirim ben.

Hah işte, bu konu gerçekten iyi olduğum bir konu. Huyum kurusun çok güzel harcarım. Daima alacak bir şey bulurum. Harcamaktan asla sıkılmam. En büyük hobimi de bir fobiye dönüştürecekmişsin gibi hissediyorum baba. Gerçekten alacağın olsun. Aşk olsun. Böyle dünyaya lanet olsun.

"DURDURUN DÜNYAYI İNECEK VAR! " diye bağırmamla dans eden kızlar durmuş, herkes bana bakmaya başlamıştı. Bir dakika içimden diyecektim ben bunu. Utancımdan yanaklarım kızarmış, oturduğum koltuğa sinmiştim. Utanmam ki ben, neyim var benim böyle?

Tanrım! Bir gün daha ne kadar kötüleşebilir ki. O sırada yanıma bizim evin uşağı gelmiş kulağıma eğilmişti.

"Küçük bey anneniz hanımefendi sizi bekliyorlar, eve gelmenizi rica ettiler " Ciğerlerimde tuttuğum havayı büyük bir gürültüyle dışarı verdim ve isteksizce ayağa kalktım. Annem bekletilmekten hoşlanmaz.

Eve ulaştığımda vakit öğleden sonraydı ve annemin salonda bir şeyler yediğini tahmin ettim. Salona adımlarken, salon olması gerekenden daha gürültülüymüş gibi gelmişti. Aldırmadım ve yürüyüşüme devam ettim.

Kapıdan içeri girdiğimde, bir arı kovanını rahatsız etmişim ve arılar topluca üstüme saldırmış gibi hissetmiştim. Bir sürü genç kız etrafımı sarmış "Jungkook oppa, selam ben falancanın kızı falanca" diye kendini tanıtıyordu.

Başım dönmeye başlamıştı ama "Bu kurtların yanında kendini sakın bırakma Jungkook" diye kendimi ayakta kalmaya telkin ettim.

"Sen toy bir kuzusun, bu canavarlar tadına bakmak istiyorlar. Seni parçalara ayıracaklar Jungkook-shiii" diye konuşan iç sesimi susturdum ve odaklanmaya çalıştım.

Tek duyduğum kelime "Oppa"ydı. Kulaklarım çınlamaya devam ederken yanımdaki teyzeye dönüp bağırdım.

" KENDİNE GEL TEYZECİİİİİM. BEN NEREDEN SENİN OPPAN OLUYORUM? ÜSTÜME İYİLİK SAĞLIK "dedim ve kollarımı sağa sola sallayarak kendime nefes alacak alan açtım. Herkes susmuş beni izliyordu.

O sırada annem içeri teşrif etti." Ah oğluşum mu gelmiş, hoş gelmiş "diyerek hızlı hızlı üstüme adımladı ve yanaklarımı sıktırdı.

Hadi ama anne, NE YAPTIĞINI SANIYORSUN. Beni yiyecek gibi bakan insanların arasında bebek poposu gibi yanaklarımı sıkmak da ne demek. Hedef mi gösteriyorsun sen?

Ben kendi kendime ellerimi yanaklarıma bastırmış fenalık geçirirken annem baş köşeye geçti ve beni yanına çağırdı.

Uslu bir çocuk olup annemin yanına gittim ve sessizce oturdum. Yavaşça kulağıma eğildi.

"Bak şimdi bebeğim. Baban senden bir bok olamayacağını düşünüyor. Bu çocuk adam olmaz, bunun yerine taş doğursaydın daha çok işe yarardı,böyle evlat düşman başına, nerden yaptık biz bu çocuğu, artık cidden geri dönüşü yok mu..." "Öhö öhö" dedim kendini kaptırmış giden anneme hayretle bakarken. İstemsizce etrafımda göz gezdirdim ve herkesin kulağını dört açmış bizi dinlediğini gördüm. TANRI AŞKINA ANNE, NEDEN BU KADAR İNSANIN İÇİNDE OĞLUNU KÜÇÜK DÜŞÜRÜYORSUN.

" İşte her neyse,öyle şeyler diyor. Ben de haklı buluyorum tabi ki kocacığımı. Ama işte ana yüreği, ufak bir umut kırıntısı var içimde. Şimdi sen şu ticaret kervanıyla gidiyorsun, iyi bir satış yapıp geliyorsun. Bugün de buradan kendine bir eş beğeniyorsun, yolculuk dönüşü düğünü yapıyoruz" dedi heyecanla.

Ben ağzım ayrılmış hayretle ona bakarken zarif bir hareketle çenemden tuttu, ağzımı örttü. Kocaman gülümsedi ve "Hadi hanımlar buyurun sofraya" diye şakıdı.

NE OLUYOR LAN! Hayatımın bir günde bu kadar değişmesi normal mi?Bir dakika bir dakika, en son nerede kalmıştık? En son ben babamdan yuvam bellediğim hanı doğum günü hediyem olarak istiyordum. Evet evet orada kalmıştık.

Eğer alırsa hayatımı yaşayacaktım ama eğer almazsa yine hayatımı yaşayacaktım. Benim planım tam olarak buydu. B planım olmaz ki benim. Ya hayatımı yaşarım ya hayatımı yaşarım.

Ben kendi kendime hayatı sorgularken sohbet koyulaşmış şamata artmıştı. Elimi kaldırıp ağzıma bir şey koyacak halim yoktu. Arada ağzıma uzatılan şeyleri kimin uzattığına ne uzattığına bakmaksızın kabul ediyor. Yavaşça geviş getiriyordum.

Depresyonum gümbür gümbür geliyor, hissediyorum...

꧁꧂

Yeni bölüm istenmiş şoklara girdim, kendime geldiğimde de yayınladım 😂

Umarım hoşunuza gidecek bir bölüm olmuştur. Biraz kısa biliyorum ama ileride daha uzun bölümler olacak.

Bu Jungkook karakterini çok seviyorum. Taehyung olduğum kişi Jungkook olmak istediğim kişi gibi 😁

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın 😘

Sevgiler 💕

destiny ಇ taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin