-1-Uno

300 87 149
                                    

11 Temmuz 1869 - İtalya (Roma)

Genç Kraliçe Carmela, soyluların katıldığı kendi nikah töreninden sonra yapılan ziyafet masasında oturuyordu. Kral Elpidio'yu sevmiyordu fakat, genç kral kendisine deli divaneydi. Kral olduktan sonra Carmela'yla onun fikrini almadan evlenme kararı almıştı. Carmela itiraz edecek güce sahip değildi ve kaderine razı olmuştu. Sahte gülücüklerle genç krala bakıyor, mutluymuş gibi yapıyordu.

İlk geceleri genç kraliçe için zor geçmişti çünkü kral canının acıyacağını düşünmeden hareket etmiş, sadece kendi zevkine odaklanmıştı. Kraliçe o gece anlamıştı, kendisine verilen son nefese kadar mutlu olamayacaktı.

Aylar sonra Carmela hizmetçileriyle pazarda gezerken zarif ve pahalı kıyafet kumaşları satan bir esnafa denk geldi. Genç esnafı diğerlerinden ayıran çekik gözleri dikkatini çekmişti. Çekik, küçük ve parlak gözleri, dolgun pembe dudakları, minik bir burnu ve beyazın en güzel tonuna sahip ten rengi olan genç esnaf oldukça yakışıklıydı. Kalbi çarptı kraliçenin. Ne kadar güzel bir adam.

Carmela sık sık kumaş almak bahanesiyle saraydan çıkıyor ve ismini öğrendiği Park Joonseo ile buluşuyordu. Kraliçe olduğunu söylememiş, sıradan bir kız olduğunu söyleyerek beyaz bir yalan söylemişti genç adama. Çoktan ikisi de birbirine gönlünü kaptırmıştı bile. Carmela'nın en çok güvendiği, kız kardeşi gibi olan Pietra bunu fark etmişti de belli etmemişti kraliçesine. Geçer dedi sadece aklı karışmış, düşmüş bir hataya.

Uzun bir süre böyle geçti. Bir gün genç adam dudaklarından öptü Carmela'nın. Bu yaşandıktan sonra daha da ileriye gitmiş, birbirlerine ait olmuşlardı tamamiyle. Pişman olmamışlardı hiçbir zaman.

Bir gün Kral Elpidio şüphelenmişti eşinin sürekli aynı bahaneyle pazara gitmesinden. Takmıştı adamlarını gizlice peşine. Kraliçe o gün hayatının hatasını yapmış, tezgahta bir süre oyalandıktan sonra Joonseo ile, tezgaha pekte uzak olmayan genç adamın evine gitmişti. Ahlaksız bir şey yapmayacaklardı. Sadece Joonseo, Carmela'ya yaptığı sürprizi, kraliçeyi çizdiği resmi hediye edecekti.

Kraliçeyi takip eden adamlardan birkaçı bir çırpıda saraya gitmiş, geriye kalanı da evden çıkma ihtimallerine karşı orada kalmıştı. Bir süre sonra pazardan yaklaşan gürültü ile, Kral Elpidio öfkeyle gelmişti. Gözü kararmıştı.

"Carmela!" Kral oldukça yüksek çıkan sesiyle kapıyı adamlarına kırdırtmıştı. İçeri girdiklerinde iki genç aşık birbirine sarılıyordu ve kraliçenin yanağından, mutlulukla kıvrılmış dudaklarına süzülen bir damla gözyaşı vardı. Gülüşü yüzünde donmuştu Carmela'nın, kralı görünce. Bittik biz, mahvolduk.

Kral içeri girer girmez kraliçeyi kolundan tutmuş, sert bir tokat atmıştı yüzüne. Carmela yüzüne gelen güçle sağına doğru, masada duran cam biblonun üstüne düşmüştü. Düşmenin etkisiyle cam, un ufak olmuştu ve ellerini kesmişti genç kraliçenin. Canı yanmıştı. Elleri acımamıştı aslında, kaçınılmaz sonlarını bilmesiyle kalbi acımıştı.

Joonseo, askerler tarafından iki kolundan tutulup saraya götürülmüş, Carmela ise öldüresiye dövülmüştü o odada. Genç kral hırsını alamamış, saraya gittiklerinde deri kemerle, vücudunun her yerini kanatacak kadar dövmüştü. Elpidio gururuna yediremiyordu. Fakat, Hala deli divane aşıktı eşine.

Kral bağışlamıştı kraliçenin hayatını. Fakat aynı şey Joonseo için geçerli değildi. Ertesi gün başı gövdesinden ayrılarak, idam edilecekti.

Ertesi gün oldu ve Joonseo idam edildi Carmela'nın gözleri önünde. Joonseo çok güzel bakıyordu sevgilisine, sanki kandırılmamış gibi. Kraliçe olduğunu bilmiyordu Carmela'nın. Genç adamın kellesi sokaklarda gezdirildi ibreti alem olsun diye. Genç adamın hayatı elinden alındığında daha yirmi yaşındaydı. Ve o gün, onun doğum günüydü.

IPOMOEA 'JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin