Birbirini ardı sıra kovalayan günler...
Naruto'nun her geçen artan ünü ve düşündüğünden daha da zorlaşmaya başlayan iş ve özel hayatı....
Oysa daha yolun başında değil miydi? Bu işe başlarken bunun için uyarı almamıştı; yoksa nereden bilebilirdi ki bunların yaşanacağını, çevresindeki insanların çil yavrusu gibi dağılacağını. Bu işte bir yanlış vardı. Hayır! İşin kendisi başlı başına büyük bir yanlış, net bir hataydı. Ellerini başının arasına almış "İmdat" çığlıklarını atıyordu zihninde, sadece bir yardım eli bekliyordu. Evet, belki bu çok küçük bir olasılıktı; hatta imkansız desek yeridir ama insan ümit etmeden yaşayamayan bir varlık, ümitsizlik ise en büyük düşmanlardan biri ve Naruto bu karanlığın kolları arasında çırpınmayı bırakmış ve yardım dilenen zavallı bir çocuk gibiydi. Tamamen değersiz ve mânâsız hissediyordu artık.
Ölmüyordu belki de ama artık yaşadığını da hissetmiyordu.
Sevdikleri birbir kendisini terk ederken peşinden koştuğu hayaline ve işine, yaptığı ve sürdürdüğü hatalara, kazandığı paraya ve tüm bunlara göz yummasına, kısaca kendisine tam anlamıyla lanetler savurdu.
Kalbi sıkışıyor...
Ruhunu teslim edemeyen yaşlı ve yatalak bir hasta ile aynı acıyı çekiyordu, çırpınıyor ve bu nedenle hırpalanıyordu. Aksine bedeni dışarıdan bakınca huzurla kaplanmış görünüyor, daha doğrusu sükûnet ile...
Nefesi daralıyor...
Bir bağın kopmasının verdiği acıyı çok iyi bilirdi sarışın ama tahtaya çıkıp "tanımla" deseler hiçbir şekilde yapamaz. Şu an olduğu gibi yine tanımlayamaya gücü yetmiyor, sadece yaşıyordu.
Dizlerinin bağı çözülüyor...
"Ne-den?..." Önündeki bir avuç kara toprak yığınının üzerine attı sadece kendini ve hıçkırıklarını sessizce akıttı toprağa yavaşça sarılırken. "Hepsi... Benim suçum..."
Kendisini suçlu görüyordu.
Ama yanılıyor.
・
・
・Naruto ilk zamanlarda, ünlü manken dergilerinde boy göstermeye henüz başladığı dönemlerde, bir anda büyük bir ün ve şöhret edinmişti. Henüz o, okulda bile tanınmazken ondan nefret eden insanlar şimdi etrafında pervane olmuşlardı; sırf zenginleşmeye başladığı ve popülaritesi yükseldiği için onunla yer içer, konuşur ve takılır olmuşlardı. Etrafında dönen tüm o tiz ve şehvet dolu "Naruto-kun, Uzumaki-san" nidaları sarışının başını şevkten döndürüyordu, aklını başından alıyordu resmen.
"Ehehe..."
Bir rüyaydı sanki, ama gerçekliğin ta kendisi.
Genç sarışın bundan hoşlanmamış değildi. Okulun -tabiri caizse- en ezik kişisi artık en popüler kişisi çıkagelmişti. Sasuke'yi bile unutturmuştu tüm okula; işte onun en zevk aldığını nokta burası, rakibini alt etme hissi, her açıdan onu alaşağı etme duygusu cennet meyvelerinden bir ısırık almışçasına tatmin edici bir hissiyatı yoktan var ediyordu.
"Lütfen sakin olun."
Genç sarışın, tanımadığı insanlara bile gülümeyemeyen bir karaktere sahipti. Tebessüm sunduğu kişilerden birisi en iyi ve tek dostu sayılabilecek Kiba iken, şimdi onun yüzünü bile görmekte fazla sıkıntılar çekiyordu.
Kiba, öte taraftan, Naruto'nun etrafını saran kalabalıktan, çoğunluğu kız olan öğrenci kitlesinden, onu uzaklaştırmak için ilk zamanlarda büyük bir çaba sarf ederken Naruto pek bu konuda ona destek çıkmıyordu; kızlar tarafından pohpohlanması, el üstünde tutulması ve cezbedici temasları sarışının biraz (!) aklını başından alıyordu. Kiba, pek uzak olmayan zamanlarda, dostu ile teneffüslerde takılıp sohbet edebilirken, şimdi buna da müsaade edilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf | NaruSasu
FanfictionBeni bu hayata bağlayan yegane şey fotoğraf makineleri ve annem, fakat onun çıkagelmesiyle ve ilaveten hayatta yeni bir şans elde etme fırsatıyla üçüncü bir sebep oluştu, lakin benim için imkansız bir sebep... ... ...hayat dolu sözcüğü döker. "Foto...