Budenovsk'a gönderilen takviye birlikleri arasındaki en büyük birlik Teğmen Nikalay'ın birliği olan bizlerdik. Bununla gurur duyuyordum fakat beni orada neyin beklediği de bir muammaydı. Zira savaşa katıldığım ilk günden beri omuzlarda taşınmaktan, sızlanmalara ve saçma aşk hikayelerine tanıklık etmekten başka hiçbir işe yaramamıştım. Bu nedenle beklentimi yükseltmemeye karar vermiş, Andrei'nin beni daha yetenekli bir askere vermesi için dua etmeye başlamıştım.
Ben kana susamış bir şekilde hayaller kurarken savaştan başka her şeye ilgi duyan sahibim -yakın zamanda değişikliğe uğrayacağını ummaktayım- elini çenesine dayamış, nakliye aracının çelikten kasasına doğru dalıp gitmişti. Ne düşündüğünü tahmin etmek pek de zor değildi.
Budenovsk yolculuğundan dakikalar önce son bir defa Bulut kızı görmeye gitmiş, haftalar sonra onunla konuşma imkanı bulmuştu. Tabii konuşmanın gidişatı kızın neredeyse tutuklanmasıyla sonuçlanacaktı. Yüzüne savrulan tokatın ardından Andrei, bana kalsa dipçiğimi kullanarak misli ile karşılık vermeliydi. Bir Rus askerine vurma cüretini nereden buluyordu bu köylü kızı? Fakat o sokaktan geçen başka bir askere Markha'nın evinin aranması emrini vermekle yetindi.
Bulut kızın sokağına adımını atar atmaz Basayev'in sesi her zamanki gibi radyodan yankılanmış, Andrei Markha'yı tutuklamak yerine onu ''Radyonun sesini kıs, bu teröristi dinlemenin yasak olduğunu bilmiyor musun?'' diyerek uyarmıştı. Fazla kibar bir cümle olmasına rağmen bulut kızın asıl teröristin Rus askerleri olduğunu bağırarak üzerine yürümesi ve ardından malum tokatın masum Andrei'nin suratında patlaması ile sonlanmıştı ilk konuşmaları. Pek romantik bir an sayılmazdı.
Artık onu düşünmesine gerek yoktu. Evinde bulunacak en ufak bir delil bile onun hapishane yollarına düşmesine sebep olacaktı. Şu an soğuk duvarlar arasında cezasını çekiyor olma ihtimali epey yüksekti.
Peki, bulutlar esir edilebilir miydi?
Biz ise Budenovsk sınırına yaklaşmıştık, hava epeyce sertlemişti. Rus topraklarını ne kadar özlediğimi hatırlayarak temiz havayı içime çektim. Önümüzde kahramanlık destanımızı yazmak için harika bir fırsat bulunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben; Kalaşnikof
Short Story"Silahlar yaşarken sahiplerini bilmezler, el değiştirirler defalarca. Biz kiminle ölürsek, ona aitiz. Ben, kiminle öleceğini arayan bir kalaşnikofum." Bıkmadan, usanmadan defalarca okudunuz genç kızların hikayelerini, genç adamların maceralarını. Be...