Tarık'ın babası hastalanmaya başlar. Öksürür, öksürür.. Tarık, babasına su verir. Tarık'ın babası; (konuşurken bile öksüre durur)
-Oğul, eğer ben ölürsem torunumun ismini Orhan koy. Tarık, üzülerek;
-Öyle deme baba.! Allah'ım sana uzun ömürler versin.
Babası çok küçük bir tebessüm verir.. Tam o sırada telefon çalar. Tarık;
-Alo..! Gül;
-Alo..! Meraba Tarık nasılsın ? Tarık;
-İyiyim, sen nasılsın ? Gül;
-Bende iyiyim, dicektim bir cafeye gidelim mi diye ? Müsait misin ? Uygun musun ?? Tarık;
-Evet müsaitim.. Gül;
-Okeyy, o zaman sizin kapının önünde buluşalım. Tarık;
-Olur. Gül;
-Hadi kapatıyorum kapının önüne çık. Tarık;
-Tamam, görüşürüz. Gül;
-Görüşürüz.
Gül ve Tarık hazırlandıktan sonra Gül kapıya çıkar.. Tarık'ı görür gülümseyerek el sallar o da Gül'e..
Tarık;
-Benim arabayla gidelim o zaman. Gül;
-Olur, sizin arabayla gidelim. Tarık;
-Tamam, hadi bakalım. Der ve Cafe'ye giderler. Tarık;
-Garson..!! Garson;
-Buyrun efendim. Tarık;
-Bize iki tane limonata.
Garson getirdikten sonra Gül;
-Ee neler yapıyorsun ? Tarık;
-İş, güç, okul.. Gül;
-Okul ? Tarık;
-Aynen okul. Gül;
-Ne okuyosun ? Tarık;
-Ben tiyatro fakültesindeyim eğitim görüyorum. Gül;
-Oo..! Iyi.. Tarık;
-Sen ne okuyosun? Gül;
-Ben daha lise. Lise 3'teyim ben sayısal okuyorum. Tarık;
-İyimiş.. Gül;
-Aynen.
Gül ve Tarık uzunca sohbet eder.. Sonunda Tarık;
-Şeyy..!! Gül;
-Efendim..!? Tarık;
-Şş... e.. şş Sevgilim olur musun ? Gül büyük bir şoka girer.. Sonra Gül;
-Evet..! Der ve sevgili olurlar.
Büyük bir Istanbul boğazında, cafe de, baş başa, cafenin müthiş deniz manzarası ve karşıda Kız Kule'si..Bu günlük bu kadar..
İyi okumalar..!!
Takipte kalın..!