11.04.2012Harry gideli henüz 24 saat olmamasına rağmen onu özlemiştim. Kayıt stüdyosuna en son geldiğimde Harry'nin bu denli zihnimi kurcaladığını hatırlamıyorum.
Dönmesini istiyordum.
Keşke yanımda olsaydı.
Dönmesine çok var.
Buna ne kadar katlanabilirim bilemiyorum.
Şarkılarımı kaydederken önceden yazılmış ya da yazılmamış tüm sözlerin bi anda hep Harry'i anımsatması garip geliyordu.
Aklım sürekli ona gidiyordu.Hayranların albüm kayıtlarına başladığını öğrenmelerinin zamanı gelmişti. Bunu göstermenin en iyi yolu da stüdyodan fotoğraf atmaktı.
Evet bu onları çılgına çevirirdi.
İşlerimi bitirdiğimde eve gittim....
Akşam olmultu ve Harry'den hala ses soluk yoktu. Neredeydi. Londra mı,Avustralya mı? Ulaşabilmiş miydi?
Her şey yolunda mıydı?
Belki de onca yoğunluğun ardından bana yazacak vakti yoktu, bilmiyorum.
Uykusuzluktan ölüyor da olabilir.
Kim onca şamatanın arasında bi kıza yazmak ister ki?
Belki de turdan döndüğünde ona açılmalıydım.
Kafamı sinirle yastığa gömdüm.
Sinir de sayılmaz.
Endişe, korku ,anksiyete ve dahası.
Ben mi yazmalıydım?
Yazsam da bakamaz ki.
Bunu nasıl yürüteceğiz. Tanrım bana yol göster.
Telefonu ondan mesaj gelmeyeceğini iyice anlamış bir şekilde bıraktım.
Yatağımda kıvrıldım.
Beni uyarmıştı.
Tura gideceğini ve işlerin zor olacağını söylemişti.
Söylemesine söylüyordu ama ne kadar çekici olduğunu hesaba katmıyordu bile.
Mesela belki beni orada öpmese..
Tamam, iyice kafayı yiyorum.
Taylor yapman gereken işlere odaklan.
Attığım gönderiyi kontrol ettim.
Hayranlar yine hayranlığını yapıp delirmişlerdi.
İçimi biraz olsun rahatlatıp beni mutlu eden bi şey varsa o da hayranlarımdı.
Belki de Selena'yla konuşmalıydım.
Ya da Abigail.
Hayır Taylor,kimse bu saatte senin yersiz endişelerini dinlemek istemiyor.
Evet belki de uyumalıydım.
...
Gürültülü bir ding ding sesiyle gözlerimi açtım. Normalde böyle bi şey için uyanmazdım.
Ama bi önsezi beni uyandırmıştı.
Ya da beklediğim bi şey olduğundan beynim beni uyandırmakta zorlanmamıştı bilmiyorum.
Çok geç olmalıydı.
Telefonun parlayan ışığından dolayı gözlerimi açamıyordum. O kısık gözlerle saate baktım. Saat 4'e geliyordu."Merhaba bebeğim, nasıl olduğunu merak ettim."
Harry'den gelen mesaj buydu. Mesaja bir kez ve bir kez daha baktım. Sonra telefonu kalbime koydum ve derin bi nefes alıp klavyeye yöneldim.
"Şey,az önce mesaj sesiyle uykusundan uyanan bi kız nasıl olursa öyleyim."
"Ah, saat farkını
tamamen unutmuşum. Özür dilerim."Saat farkı mı? Evet bunu ben de tamamen unutmuşum.
Harika.
Zaten her şey yetmiyormuş givi şimdi aramıza bi de saat farkı girmişti.
Dünya bize karşıydı.
Sanki level atladıkça zorlaşan oyun gibiydik.
Birimizden biri uykusuna elveda diyecekti.
Mesajı yanıtladım:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Style
Fanfiction"Ne zaman yıkıldıysak hep geri döndük, çünkü asla modamız geçmiyor."