Sarp... Anaokulunun ilk günüydü. Annem saçlarımı cici kız gibi görünmem için iki yandan bağlamıştı. Üzerime pembe elbisemi giydirdi, beyaz fırfırlı çoraplarımla da pembe ayakkabılarım tamamlanınca tam olarak anaokulu çocuğuydum.
Anaokuluna gitmek için can atıyordum çünkü yaklaşık 4.5 yaşındayken okuma yazmayı sökmüştüm. Okul kavramı benim için arkadaşlar ve eğlencenin olduğu mükemmel bir şeydi. Yanıldığımı lisede anladım ya, neyse.
Okul bizim iki üst sokağımızdaydı. Normal bir ilköğretim okulunun alt katındaki anaokuluydu. Sınıfa annemle beraber girdim. Ayakkabılarım çıkarıldı, yerine patiklerimiz giydirildi. Ben mutluluktan uçuyordum.
İçeri girmemle ilk travmamı yaşamış bulundum. Ağlayanlar, kusanlar ve burnunu karıştıranlarla dolu bir yerdi burası. Bir insan nasıl olur da okula geldi diye ağlardı, asla aklım almıyordu. O ağlayan çocuklar, siz nasıl bir ileri görüşlüsünüz?
Öğretmenimiz Asude içeri girince hepimiz sustuk. Aileler dışarı çıktı. Ağlayan iri çocuk bile susmuştu.
Öğretmen hepimizle tanıştı. İsimlerimizi söyledik. Sonrasında niye hatırlamıyorum, bir şarkı açtı ve hepimiz ayağa kalkıp dans etmeye başladık. Şarkıyı şu an hatırladıkça cringeten ölüyorum ama o zamanlar çok eğlenceliydi.
Olay şuydu; şarkı "Benim adım Ahmet, senin adın ne?" şeklindeydi ve etrafında dönerken senin adın ne kısmında karşında kim varsa adını söylüyordu.
Bayılmıştım oyuna.
Birkaç kişiyle denk geldikten sonra isimlerini öğrenmeye başladım: Ulaş, Gökçesu, Batuhan...
Bir süre sonra sürekli aynı çocukla karşı karşıya gelmeye başladık, Sarp. İkimiz de bunu çok komik bulmuştuk. Çocuk aklımızla bilerek birbirimizle karşılaşmaya çalışıyorduk.
Çilleri vardı ve bu bana çok komik gelmişti. Bunu ona söylediğimde, zıplamaktan çözülmüş kabarık saçlarıma bakıp, "Senin saçlarını da elektrik çarpmış gibi." dedi. Birden deli gibi gülmeye başladık. Bu olaydan sonra en yakın arkadaşım Sarp oldu. Neredeyse her gün birbirimizin evlerine giderdik. Evimiz yakındı ve ailelerimiz bizi parka oynamaya götürürdü. Birbirimize isim bile takmıştık, Çils ve Ecektrik.
(Arkadaşlar bu hikaye kısmen yaşanmış ve bu çocuklar o kadar çok benziyor ki çocukluğumuza, anlatamam.)Votenizi alırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Olmayan Numara // Yarı Texting
UmorismoHep bu nedenle kaybetmez miyiz zaten? Tünelde 5 adım daha atsan ışığı göreceksin, sen boşverip geri dönüyorsun Ece."