İrem için bir gece daha bitmişti, fakat Ulaş için öyle değildi. Eve gidene kadar düşünüp durmuştu aklından bir an olsun çıkmayan kızı. Bağlanıyordu, daha doğru dürüst tanımadığı bir kıza aşık oluyordu.
Herkes ertesi gün hayatına her şey normalmiş gibi devam edecekti, İrem gibi. Annesinin patronundan az da olsa etkilenmişti evet, ama kaptırmamıştı kendini. O küçük bir evde yaşayan, gündüzleri mahalle arasındaki bir kitapçıda çalışan ve akşamları sokak şarkıcılığı yapan bir kızdı. Koskoca şirketin patronuyla işi olamazdı, beynindeki bu düşünceyle tüm duygularının önüne set çekebilmişti.
Ulaş ise İrem'i bulmuşken kaybetmek istemiyordu, kısa sürede bağlandığı bu kız aklını da kalbini de ele geçirmişti. Önceki hayatında bir sürü yanlış yapmıştı ama şimdi İrem'in hayatındaki tek doğru olduğuna inancı tamdı.
Ertesi gün İrem işe gitmek için evden çıktığında evin kapısının önünde Ada'yı görmeyi beklemiyordu.
"Günaydın." dedi kaşlarını anlamadığını belli edercesine çatarken. "Sabah sabah ne oldu da geldin?"
"Acilen dünün kritiğini yapmalıyız." dedi Ada.
"Kritik yapılacak bir durum yok ortada Ada."
"Nasıl yok İrem? Patronun sana dibi düştü resmen. Gözlerini bir an olsun senden çekmedi."
İrem, "Ee ne olmuş yani?" dese de bu onun da hoşuna gitmemiş değildi.
"Ay çıldırtırsın sen insanı. Birkaç kere daha bir araya getirirsem ben sizi net aranızda bir şeyler olur."
"Öyle bir şey istemiyorum ben Ada."
"Ya neden?"
"Çok klişe olacak ama ikimiz farklı dünyaların insanıyız. Ayrıca ben sadece dış görünüşüm için beni seven biriyle asla sevgili olmam."
"İremciğim, tanışıcaksınız. Beraber vakit geçireceksiniz." dedi Ada. Ama İrem ikna olmuşa benzemiyordu.
"Benim sorumluluklarım var Ada. Elin adamıyla dışarılarda gezemem ben, aileme bakmam için para kazanmam lazım."
İrem'in son söylediklerinden sonra Ada da diyecek bir şey bulamamıştı. Sonra görüşmek için ayrıldıktan sonra İrem her günkü gibi kitapçıya gitti. Kitaplarla kaplı köşesine oturduğunda aklının ne kadar karmaşık olduğunu fark etti.
O da istiyordu birini sevmek, biri tarafından sevilmek. Ama bu şartlarda mümkün değildi, üstelik Ulaş gibi biriyle imkansızdı.
***
İşten erken çıkan Ulaş eve gidip üzerine spor bir şeyler giyinmişti. Çekmecesinde duran lise zamanlarından kalan müzik çalarını da cebine atmayı ihmal etmedi. Şimdi sırada İrem'in çalıştığı kitapçıya gitmek vardı.
Arabayı uygun bir yere park ettikten sonra indi ve kitapçıya yürümeye başladı.
Manolya Kitabevi yazısını gördüğünde duraksadı. Burayı çok iyi hatırlıyordu. Yaklaşık bir hafta önce onu aldatan sevgilisine hediye almak için girdiği kitapçıydı burası. Buradan tebessüm ederek çıkmıştı o gün yaşayacaklarından habersiz bir şekilde.
Düşüncelerin peşini bırakması için gözlerini kırpıştırdı. Geçmiş geçmişte kalmıştı, artık önüne bakacaktı.
İçeriye adım attığında sadece yaşlı bir adamın olduğunu gördü.
"Hoş geldin oğlum."
"Hoş bulduk." dedi Ulaş. Ama gözleri etrafı tarıyordu.
"Ben bir kitaba bakacaktım da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Laleler
Short StoryGenç kız, göz kapaklarını araladı ve yıllardır kavuşmayı bekleyen o gözler birbiriyle buluştu. ~ulrem serisi #4 "Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan Sana sarı laleler aldım çiçek pazarından Sen olmasan buralara gelemezdim ben Sevemezdim bu şehri anlamaz...