Bu Nasıl Hikaye Amk? |2|

824 10 4
                                    

...

  Yayımlayacağımız ilk bölümü de tanıtımdaki gibi, özetteki gibi düzenli bir yazıyla devam ettirecektik ancak iki milyon okunma alan "üvey abim(gıcık)" adlı yazıdan aldığımız muazzam ilhamla yazım yanlışlarını, kahkaha efektlerini, bağırıp çağırmadaki uzayan cümleleri direkt olarak aktarmayı uygun gördük. Bu çok güzel bir fikirdi.

Diğer bölüm için hiçbir fikrimiz yoktu. Tıpkı onlar gibi doğaçlama ilerleyecektik tamamen. Kurgu hakkında hiçbir şey bilmeyecektik. Oturup bir kurgu yapmaya çalıştık sonra. Karakterlerimiz belliydi. Anlatıcı karakter (tabiki de kahraman bakış açısı olacaktı) çok güzel bad girl olmaya çalışan masum bir kız, babası ve annesi geri kafalı ve fakir, kızın tanışacağı adam tam tabiriyle zengin mafya ninja sensey bad boy olmalıydı. Ancak bunları ciddi anlamda yazsaydık bu bir eleştiri olmazdı ve birkaç seneye kitap olarak basılırdı mazallah. Dolayısıyla da bad olmaya çalışan kıza önce tıpkı kendisi gibi güzel bir isim verdik(hikayelerde olduğu gibi) ama sonra yıkık hâle getirmek amacıyla bamya sofrasına oturttuk. Yıkıklığı sürdürüp ağızlı konuşmalara yer verdik. İğrenç espiriler, atletteki çay lekesi... Malum hikâyelerdeki karakterlerle dalga geçmekti amacımız.

Diğer bölümde üzerine milimetrelik bir etek giyerek dışarı çıktı ve tesadüfen biriyle tanıştı. Bir anda bara gittiler. Şu malum okuyucu da dahil herkes "Bu ne amk?" demiştir eminim ancak bahsi geçen hikayelerde de bu durum söz konusu. On bölüme yayıyor olayları, aradaki tek fark bu! Tesadüfen tanışma, nefret etme, sevgili olma... Özetle bu.

Tabii bahsettiğimiz hikayelerde bad boy gerçekten kötüydü. Haşindi. Burada da öyle olmalıydı. Kadını aşağılamalıydı hatta belki de dövmeliydi. Ahuse'nin kaç kere bayıldığını siz benden daha iyi biliyorsunuz.

  Haşin bad boyun da ismi kendisi gibi yakışıklı olmalıydı ama biz ona bunu vermedik. Adını Vakkas koyduk. Bu adam kadına ters olarak hareketlerde bad, isminde sıkıntılıydı. Sonra onu evrenin en zengini, en güçlüsü, en büyük mafyası, en romantik erkeği kısaca her şey yaptık. Daha doğrusu onlar yaptı.

Hikaye bu karakterlerin klişe olaylarıyla dolu bir biçimde ilerleyip saçmasapan bir sonla buluştu. İki muazzam karakter Burundi gibi adı şanı duyulmamış bir Afrika ülkesine gittiler. Bir de çocukları oldu musmutlu bir hayat sürdüler. İlk finalimizde, bu bahsi geçen hikayelerin olay örgüsündeki sorunları ve hep mutlu sonla buluşmalarını eleştirdik. Bir finaldi ama değildi. Çünkü onlar için de olmadı hiçbir zaman.

"... Olduk" konseptli bölümleri her kitapta görmüşsünüzdür diye tahmin ediyorum. Bahsi geçen saçmasapan hikayeler her şeye dönüşüyor sonuçta. Bir çoğu kitap oluyor, binlerce basılıyor, sinemaya aktarılıyor. Oradaki birinci eleştirimiz buydu. İkincisi ise "P*rno Olduk" adlı bölümle gerçekleşti. O bölüm diğer "... Olduk" konseptli bölümlerden dört kat daha fazla okunma aldı. DÖRT KAT. Büyük bir rezillik bu. Hem de çok büyük! O bölümde yorumlarda hep belirttim bunu ancak kimsenin yorumlara baktığı olmadı. Çünkü dertleri bölüm ismindeydi ve bölümün içeriğinde ondan yoktu. Gerisi hikaye tabii. Kısa bir bölüm olması dolayısıyla girdiğin gibi de okunma kazanıyor. Giren de p*rno bulamayınca saniyesinde kaçıp gidiyor tabii. Sazan avıydı o bölüm aslında. Rezil bir sazan avı!

Finalimizden sonra tekrar devam etmemizin sebebi bahsettiğim yazarların ciddi okuyucu kazanan romanlarının mutlu sonla bitmesine karşın tekrar kesit atma derdine düşmelerinden kaynaklıydı.

"X hikâyesine kesit atacağım. Kimler okur?"

Okuyucu da gerizekalı tabii. Hemen "yb at!" diye saldırıyorlar yorumlarla. Bu kitaba yaptığımız yorumların tamamı da bahsettiğim bu aptal okuyucu kitlesinin bir ironisiydi.

Finalin Finali'nde Ruhumdaki Ten'in birinci bölümüne geri döndük. Buradaki eleştirim şuydu; bu kurgular Wattpad'de okunmaya devam ettikçe yazılmaya devam edecek. Her zaman. Hiç durmayacak bu çark, sonsuza kadar dönecek. Ama en sonunda ana karakterimiz bu düzene bir son verdi. Bir bad boyla olmayacağını anladı ve her şeyinden vazgeçip yıkık ama gururlu Hüseyin'e vardı. Ezilen Hüseyin'e... Ezilen Hüseyin, Wattpad'de okunmayı hakeden ancak bir türlü hakettiğini alamayan hikâyeleri temsil ediyorken Vakkas da bahsettiğim hikâyeleri temsil etti o sahnede. Hakeden hakettiğini sonunda aldı.

  Şimdi anladınız mı nasıl bir hikâye bu. Bu hikâye bizim hikâyemiz! Bu hikâye Wattpad'in hikâyesi!

Ruhumdaki Ten (+18) [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin