nine

474 97 36
                                    

[2 Haziran 2019]

"Bahardan bahsederdi bana. Bekledi seni, çok bekledi. Aptalsın Chittaphon!"

Kun sinirden ne dediğini bilmezken Chittaphon yalnızca hastanenin beyaz duvarına bakıyordu. İfadesizdi, yorgun görünüyor da denebilirdi.

"Hayat dolu bir çocuktu o," dedi Sicheng titreyen sesiyle. "Şimdi ise cesedini gösterecekler bize. Neden iyiler erken ölüyorlar?"

"Ona yalan söyledim," dedi Chittaphon, gözlerini hastane duvarından ayırmadan. "Hendery'e yalan söyledim."

"Fark etmene sevindim fakat sence de biraz geç kalmadın mı?" dedi Xuxi sinirli bir sesle.

Chittaphon gözlerini Xuxi'ye çevirdiği sırada bir doktor geldi yanlarına.

"Morga girebilirsiniz fakat öncesinde..."

Doktor duraksadı, cebinden bir kağıt çıkardı. Üstündeki ismi sesli bir şekilde okudu.

"Chittaphon...?"

"Benim," dedi Chittaphon.

"Bunu cebinde bulduk. Belki bakmak istersiniz," dedi ve kağıdı Chittaphon'a uzattı doktor.

Chittaphon kağıdı aldı, inceledi. Üstünde kan damlaları vardı ve kağıt epey yıpranmıştı.

"Okusana," dedi Xuxi sinirini gizlemeye çalışarak.

Chittaphon gözlerini Xuxi'ye çevirdi, ardından kağıdı cebine koyup koşarak çıktı hastaneden.

Hastanenin arka bahçesine gitti, kimse yoktu. Hastane küçük olduğundan fazla bir hastası da yoktu, bu sebeple az sayıdaki ziyaretçiler de bahçeye inmiyorlardı.

Bir banka oturdu, kağıdı cebinden çıkardı. Katlanan yerleri dikkatle açtı ve Hendery'nin el yazısına baktı uzun süre.

İnanılmaz bir vicdan azabı çekiyordu. Biri onun için hayatından vazgeçmişti ve o, yalnızca onun bıraktığı notu okuyacaktı.

Defalarca özür diledi Hendery'den, ardından ağlamaya başladı. Böyle olsun istememişti, istemezdi de.

Bahardan nefret etti, çiçeklerden nefret etti, kendinden nefret etti.

Ama iş işten geçmişti.

spring day | tenderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin