five

438 104 14
                                    

[7 Nisan 2019]

Sicheng ve Kun'un zoruyla yediğim yemekler beni iyileştirmeye yetmişti fakat hâlâ ısrarla psikoloğa gönderiyordu beni Xuxi. Delirdiğimi söylüyordu, oysa gerçekten iyiydim ben.

Yine psikoloğa geldiğim günlerden birindeydim. Seansın bitmesine beş dakika kalmıştı ve ben saçma sapan sorulara yanıt vermek zorundaydım hâlâ.

Seans bitiminde psikoloğuma iyi günler dileyerek çıktım hastaneden. Kun beni almaya gelecekti, hastanenin önünde beklememi söylemişti. Bu yüzden hastanenin duvarına yaslandım ve onu beklemeye başladım.

Gözlerim kapıdaydı. İnsanlar sürekli girip çıkıyorlardı. Kimisi neşeliydi, kimisi endişeli, kimisi üzgün, kimisi ise kızgındı.

"Hendery..."

Duyduğum tanıdık sesle birlikte gözlerimi hızla sağ tarafıma çevirdim. Kun gülümseyerek bana bakıyordu.

"Nasıl geçti?" diye sordu.

"İyiydi, biraz sıkıcıydı her zamanki gibi."

Arabaya doğru yürüdük, o süre zarfında sürekli sohbet ettik. Arabaya bindiğimizde emniyet kemerlerimizi taktık ve Kun arabayı sürmeye başladı.

Yol boyunca konuşmadık. Camdan dışarıyı izledim öylece.

"Chittaphon'la konuştum dün akşam," dedi Kun, arabayı evimin önünde durdururken.

Gözlerimi Kun'a çevirdim ve devam etmesini bekledim.

"Markette karşılaştık. Bana Sicheng ile çıkıp çıkmadığımızı sordu, ardından senin hakkında konuştuk biraz. Daha doğrusu ben konuyu açtıkça o kapatmaya çalıştı ama yapamadı."

"Ne konuştunuz?" diye sordum ama sesim oldukça ilgisiz çıkmıştı, buna şaşırmıştım.

"O bende kalsın, bunu sana söylemem doğru mu onu bile bilmiyorum zaten."

Hafifçe başımı salladım, ardından iyi günler dileyerek indim arabadan. Evime doğru yürüdüm ve kapıyı açtım, içeri girer girmez kapıyı yavaşça kapattım.

Artık geri gelmeyeceğini düşünüyorum fakat yine de umut ediyorum Chittaphon. Umarım gelirsin.

spring day | tenderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin