Buzların erimesi

562 40 3
                                    

Beren'den,

"Hey senin burada ne işin var!"

...

"Demek canın kavga istiyor. Al o zaman sana ateş topu."

...
"Dırşıın. Yere yığılıp kalamazsın öyle değil mi?"

....

"Vooağ canın yanmadı mı dostum? Şimdi kılıcımın tadına bakacaksın o halde."

"Demek kılıcını devreye soktun ha kıvırcık adam?"
Vücudumu kapı eşiğine dayayıp kollarımı göğüsümün üzerinde kavuşturdum.

Deniz sesimi duyunca elindeki oyuncaktan kılıç havada kaldı.

Bi anda tüm oyuncaklarını sımsıkı tutup ayağa kalktı.

"Beren sen.."

Hafiften bi kaşları çatılır gibi heyecanlanır gibi oldu ama bi adım bile kıpırdamadan durdu.

Havada kalan kılıcını yere indirdi.
"Sen iyileştin mi artık?"

Kapı eşiğinden çekilip yanına çömeldim. "Hasta gibi gözüküyor muyum sence?"

Hayır anlamında sağa sola salladı kafasını.

"E o zaman iyileşmişim." Gülümsememeye çalışarak bakışlarını kaçırdı. Babası gibi.
Bir insan niye gizler gülümsemesini bi anlasam..

Kollarımı açtım "Sarılalım mı? Ben seni çok özledim."

Gerçekten de çok özlemiştim hastaneyi de sayarsak dört gündür görememiştim Deniz'i.

Oyuncaklarını yere bırakacakken son anda vazgeçti. "ben çok üzüldüm Beren. Fıstık ezmesi koymıcaktım ama sen yokken içine attım. Sonra dedim ama sana yeme çıkar ağzından onu diye. Sen duymadın beni hiç.."

Hızlı hızlı ardı arkasına sıralıyordu kelimelerini. Gülmeye başladım. "Tamam tamam dur bi."

Dizlerim üstüne çöküp yere oturdum. "İçine fıstık ezmesi koyman yanlış bir şeydi bunu biliyorsun değil mi?"
Kafasını salladı. Asla gözlerime bakmıyordu.

"Yani böyle olacağını bilsen yapmazdın."
Yine kafasını salladı.

"E o zaman artık sarılabiliriz bence" tekrar kollarımı iki yana açtım.

Kucağındaki oyuncakları eğilmeden elinden bıraktı. Oyuncakları gürültüyle yere düşerken bana doğru koşup sarıldı.

"Ayaz sana bişi söylemem gerektiğini düşünüyo."

Minik kollarını boynuma dolayıp başını omuzuma yasladı.

Ah. Mis kokuyor.

"Nasıl bişi söylemen gerekiyormuş?"

Nefes alış verişleri, kıvır kıvır saçları.. sarıldıkça içim huzurla doldu. Sanırım ateşkes.

"Senden özür dilemem gerekiyomuş."

Bir şey demeden dudaklarımı dişledim. Doğruyla yanlışı ayırt edebilmesi, eğer isterse özür dilemesi daha önemli.

Geri çekilip baktı. "Özür dilemem gerekiyor mu Beren?"

Başımı yana yatırdım. "Eğer özür dilemen başkasının söylemesiyle olacaksa buna hiç gerek yok. İçinden geldiğinde söylersen benim için daha değerli olur sanki."

ANNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin