İlk İş Günü

865 55 8
                                    


"Tamam bağırma tamam"
Tırsa tırsa köpeğin yanındaki oyuncağı almak için ilerledim.

"Al artık şunu ama hadi!"
İnadına bana baka baka oflamaya başladı Deniz

Hay senin çocuk..

"Şey ya ben almıyım. Sen al. Zaten polat seni seviyor öyle değil mi?"

Deniz karnını tutarak kahkaha atmaya başladı. O an kısılan gözleriyle, tombiş yanakları ortaya çıktı

Yanaklarını sıkıp sevesim gelse de sabahtan beri bana çektirdiklerini hatırladım ve kendime hakim oldum. Küçük şeytan ooo..

"Polat mı? Pluto o. Çok komiksin sen"

Bi cümle daha ne kadar aşağılayıcı biçimde söylenir işte bu çocuktan öğreniyoruz.

Sabah yumurtasını yerken bana bozuk yumurta yediriyor diye evdeki herkesi ayağa kaldırdı.
Yumurtayı ben değil Arif abinin eşi Asiye hanımın yaptığını öğrenince de zaten bana öyle gelmiş dedi ve yedi.
Traktör oyuncağını merdivenin kenarından sarkarak oynuyorken benim korkudan ona sadece düşersin canın acır dememle traktörü üzerime fırlattı ve kolum boydan boya çizildi.

Şimdi de köpekten korktuğumu anladı benimle dalga geçiyor.

Pluto mudur Polat mıdır nedir köpek aniden havlamaya başlayınca gerilemeye başladım.
Üstüme üstüme geliyor bu!

"Ay! Ay ay! Alın Polatı buradan lütfen."

Ciddi ciddi bana doğru gelmeye başlayınca bahçede koşmaya başladım. Ne talihsizliktir ki köpek benden daha hızlı koşuyor..

Hem köpeğe bakıp hem de önüme bakmaya çalışırken bi an ayağım takıldı.

Bildiğiniz sülük gibi yapıştım yere.

"Hii"

Dün yağmurun yağmasıyla oluşan çamurun içine yüzü koyun uzanırken attığım çığlıkla derin bir sessizlik oluştu
Pluto bana yaklaşmaktan vazgeçip gerisin geri yürüdü.

Bilin bakalım uzun süren sessizliği kim bozdu?

"Ama o kadar hızlı koşarsan canın acır"
gözlerimi kapatıp ellerimle destek aldım ve dizlerim üzerinde durarak Denize baktım. Laf sokmalarıyla gülmelerine daha ne kadar dayanabilecektim ki?

Ah belim!
Belimi tutarak yüzüm de dahil her yerim çamur içinde Denizin yanına kadar geldim iki büklüm.

Elimi uzattım tutması için "tamam hadi yeter bu kadar, içeri giriyoruz."

Bi yüzüme bi de uzattığım elime baktı. "Pissin sen."

Çamurlu olduğunu fark edince elimi geri çektim. "Bence dediğimi yap ve içeri gir yoksa seni bu pis ellerimle yakalarım"

Ellerimi kaldırıp ona doğru uzatırken kapı çaldı.

Deniz koşarak içeri girerken içimden teşekkürlerimi ilettim. Yoksa bi kere daha yaratıcı cevap verip beni yerin dibine sokmasına dayanamazdım. En azından bugünlük bu kadar yeter.

Zaten yerin dibindesin Beren..

ellerimi hiçbir yere dokundurmadan içeri girdim ben de.
Asiye Hanım çoktan kapıyı açmıştı.

"Baba!"

Sırtımı duvara yaslayıp yorgun bedenimi iki dakika dinlendirmeye çalıştım.
ne de olsa bir tek sırtım temiz kalmıştı değil mi?
Aras elindeki çantasıyla içeri girip kapıyı ardından kapattı. Denize sarılmasını beklerken odun gibi durdu.
Eğilip öpmedi bile.

ANNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin