Gray "Kalkın! Kalkın!" sesiyle açmıştı gözlerini soğuk zindanda. Lyon onu dürtüp "Bu saatte kaldırıldığımıza göre ya bizi öldürecekler ya da köle yapacaklar." demişti gülerek. Neşesinin son kırıntılarını da korumaya çalışıyordu.
Ona eşlik etmişti Rufus "Güzel bir kadının kölesi olmak söz konusuysa ben varım." diyip sırıtarak. Ortamdaki ölüm sessizliğinden kurtulmaya çalışıyorlardı.
"Bir haber vermeye gelmiş gibi görünüyorlar." Gray bunu askerlerin ellerinde tuttukları kağıtlara olan bakışlarına odaklanarak söylemişti. Kendi aralarında bir şeyleri tartıştıkları açıktı. "Bizi bir şey için kullanacaklar sanırım."
Rufus "Köle olabileceğimizin söylendiğini hatırlıyorum." derken parmağını alnına koymuştu hatırlamasına yardımcı olacakmış gibi. "Ya da belki aslanlara yem edileceğizdir."
"Bu durumdan neden bu kadar mutlusun?" Gray'in sorusu üzerine omuz silkti sarışın adam. "Ağlayıp sızlansam da bir şey değişmeyecek çünkü. Ne zaman öleceğim belli değilken son anlarımı mutlu geçirmek isterim."
Ayağa kalkarken "Sen de biraz denemelisin." demişti. "En azından gülümsemeyi, kimin ne zaman gülüşüne aşık olacağını bilemezsin."
"İnan bana Rufus, şu anda ihtiyacım olan en son şey aşk." Lyon kahkaha attıktan sonra "En azından çenen açıldı." demişti genç adamın gözlerine bakarak. "İki üç kelimeden fazlasını etmiş olman bile bizim için bir gelişmedir."
Göz devirmişti Gray bu duruma. Arkadaşlarının onu canlı tutmak istemesini anlıyordu ama o onlar gibi yapamazdı. Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak için fazla huysuzdu, içinde onu canlı tutan şeyler babasının bu ihanetinin sebebine olan merakı ve bu duruma düşmesine karşı olan öfkesiydi.
Onu neşelendirecek bir duygu tortusu yoktu içinde gülümsemesine neden olacak. O sadece ne olursa olsun bu cehennemden kurtulmak istiyordu ve bu uğurda ölmeye hazırdı.
Askerler esirleri beşer beşer çıkarıp sıraya dizdiler, onları inceleyişleri Rufus'un köle teorisinin olabilitesini arttırıyordu genç adamın kafasında. Aynı zamanda içinin daha da kabarmasına neden oluyordu yaşadıklarına karşı.
Bileklerindeki ağır kelepçelere baktı Gray gözlerini kapatmadan önce. Ne kadar aşağılayıcı olduğundan başka bir şey düşünemiyordu. Ülkesi için ölmeye hazır güçlü bir askerken babası yüzünden bir esir olmuştu, şimdiyse işe yarar bir yanı bulunursa köle olacaktı ve delirmemesi için bunları düşünmemesi gerekiyordu. Omuz silkti. "Ne kadar zavallıca."
"Sen, sen ve sen..." Birlikte çıktığı esirler arasından kendisi Lyon ve Rufus'u seçmişlerdi tereddüt etmeden. Kendisiyle övünmeyi sevmesede arkadaşlarıyla birlikte hücredekilere göre daha iyi ve daha sağlıklı durumda olduğunu biliyordu Gray, çok şey yaşamışlardı ve bünyeleri bu kadarcık şeyle çökmek için fazla sağlamdı.
Onları gösteren adam. "Bunlar da uygundur." dedikten sonra geride kalan esirlere acıyarak bakmıştı. "Onları eğitmek vakit kaybı olur, vahşi hayvanlardan korkuyla kaçmalarını izleyeceğimiz esirler de lazım."
Şok etkisi yaratmıştı bu cümle herkes üzerinde, anlamışlardı. Başlarına neyin geleceğini herkes anlamıştı. Nasıl tepki vereceğini bilemeyen Gray "Bizi gladyatör yapacaklar..." diye mırıldanmıştı seçildiğini hatırlayınca. "Bizi bir şov malzemesi yapacaklar..."
...
"Senatonun geri dönüşümü kutlayacağını düşünmemiştim doğrusu." demişti Natsu kendisi için eğlence düzenleyen üyelere. "Ölmem sizi daha çok memnun edecek gibiydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gladyatör'ün Karısı
Исторические романыGray çok yanlış zamanda çok yanlış kadına aşık olmuştur. Onun için ulaşılmaz olan bu kadının, karısı olması ihtimali bu savaş esiri Gladyatör için yalnızca hayalden ibarettir. P.S : Fairy Tail izlemeyen biri de okuyabilir.