48. Bölüm ~ Yeni arkadaşlıklar.

3.2K 110 76
                                    

İyi okumalaar... Medyada Heaven var.

***

(Lia'dan)

Yine bir olaylı geceden sonra sabah olmuştu. Hiç birimiz Heaven'in başının üzerinden kalkmamış, Lydia'ya burada neler döndüğünü anlatmıştık. Lydia normalde olduğundan daha anlayışla dinliyordu her şeyi. Hiçbir şey sormadan, yalan söylediğimizi sanmayarak. Sadece dinliyor, bazen de Heaven'e bakıyordu. Onun da bir şeyler bildiğinden emindim artık. O, Heaven'in bir doğaüstü olduğunu önceden biliyordu.

Derek tüm gün sokakta, bahçede dolanmıştı. Yaptıklarından suçluymuş gibi gözüküyordu. Ondan bu gece nefret etmiştim. Zaten sevmiyordum, ama Heaven'e zarar vermişti. Bu yapacağı son şeydi artık. Ona zarar veren herkesten nefret ediyordum. Heaven bunları hak etmedi. Sadece doğruları söyledi hep. Onun bir kez bile yalan söylediğini duymamıştım.

Hepimiz aynı odada kaldığımız için bir az sıkıntı olmuştu tabi. Herkes bir taraflarda uyuyordu. Heaven'in yatağındaysa dört kişi yatıyorduk. Heaven, Stiles, Lydia ve ben. Lydia ne alaka diye sorarsanız, gece konuşurken hepimiz uykuya dalmıştık. Stiles zaten Heaven'in uyuduğu yerden kalkmamıştı. Durmadan onu izliyor, uyanmasını bekliyordu. Ama ona hak veriyordum tabi. Heaven buraya geldiğinden beri artık üçüncü kez ağır yaralanıyordu. Diğer hafif şeyleri söylemiyorum bile.

Heaven'in elini sıkarak yüzüne baktım. İnsan üstü olduğu yüzünden belliydi. Bir insan bu kadar güzel olamazdı. Gülümsedim. 

Benim hiç kardeşim olmamıştı. Hiç bir kızla yakın arkadaş olmamıştım bu yaşıma kadar. Heaven gelene kadar. Geldiği 3 aya yakın bir zaman olsa bile, hayatımın bir parçasına çevrilmişti. Kardeşim olmuştu. Kardeşten ötem... 

Bir gün böyle şeyler düşüneceğimi hiçbir zaman düşünmezdim. Ama Heaven için kendi canımdan bile vazgeçebilirdim. Tabi ki, buna Heaven izin vermezdi. Ancak bazen onun söylediği şeyleri yapmamak benim de hakkımdı, değil mi?

Elini sıktığımdan dolayı gözlerini kırpıştırıp yavaşça açtı. Sıkışık olduğumuz için yüzünde garip bir ifade vardı. 

"Günaydın, uyuyan güzel." diye takılınca bir gözünü açarak bana baktı. 

"Lanet olsun, sırtımın kuruduğunu hissediyorum..." diye yakınırken gülümsedim. Stiles resmen yatakta yayıldığı için. Gülümseyerek "Birileri çok endişelendi de. O yüzden yanından ayrılmadı..." diyerek arkasını gösterdim. Yüzünü bile döndüremiyordu.

"Hadi, seni ve onu anladım. Bunların burada ne işi var!?" diye hep olduğu gibi sinirle yatakta oturdu. Koltukta uyuyan Allison'la Scott'a bakıyordu. Gerçekten uyurken yanında başkalarının olmasından nefret ederdi.

"Ne bağırıyorsun ya..." 

Lydia yarı uykulu haliyle yataktan kalkınca Heaven garipçe ona baktı. 

"Lia... Siz hepiniz burada mı uyudunuz?" Hala Lydia'yı izliyordu. "Günaydın, Heaven." Lydia gülümseyerek ona bakınca Heaven kafasını "Sana da" anlamında sallayıp, yeniden bana baktı.

"Evet!" dedim sevinçle. "Hepiniz uyurken beni mi izlediniz?" 

"E... Evet..." 

Yüzündeki dehşet ifadesini size anlatamazdım. "Bu çok garip... Ve korkunç." Kafasını kendisine gelmek için sallayıp Stiles'ın üzerinden atlayarak yataktan kalktı. 

Stiles heyecanla uyanıp "Ne? Ne oldu? Uyandı mı?" diye yanına bakmaya başladı. "Sana da günaydın." Gözlerimi devirerek ona baktım.

Kafasını çevirip Heaven'i ayakta ona bakarken görünce yüzünde kocaman bir gülümseme açılmıştı. "Uyanmışsın!" diye bağırıp ona sarılınca Heaven bana bakarak "Ne yapıyor bu?" diye fısıldadı. Bense sadece eğlenerek onları izliyordum. Stiles Heaven'den uzun olduğundan sarılmak için eğilmişti. Ve bence bu gerçekten çok tatlıydı.

Blood and Revenge: Geçmişle yüzleşme~ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin