6 EKİM 1985
Tüm haftam onu düşünerek geçti. Daha önce hayallerimde yarattığım yakışıklı adamları düşlerken, şimdi yatağıma yatıp gözlerimi kapattığımda aklıma gelen sadece gökyüzü kadar derin gözleri olan o adamdı. Yalnız hissetmiyordum. Gece lambamı açıp odaya bir göz attım. Her şey yerli yerindeydi. Birden yatağımın altından fırlayan bir şeyle irkildim. Duman olduğunu anlamam uzun sürmedi. Korkuttuğunu anlayınca başını eğip suçlu bakışlarla kucağıma atladı. Bende usulca boynuyla oynamaya başladım. En çok bunu severdi. Duman iki yıldır bizimleydi. Bir gece aralık penceremden odaya süzülüp yatağıma kıvrılmıştı. Bende onu sahiplenip adını "Duman" koydum. Odama sinsice süzülen gri kedi.
Dumanı yavaşça kucağımdan indirip sepetine yerleştirdim. Gece lambamı da kapatıp yatağıma uzandım. Tavandaki pencerem! Hayal kurma vakti! Çalsın şarkılar, dans etsin yakışıklı baylar! Aman tanrım bazen deli olduğumu düşünüyorum. Her şey tekrar sessizliğe büründü. Kafamda çalan şarkılar haricinde. Dolunay vaktiydi ve sevgili yıldızları etrafında dönüp duruyorlardı. Her şey huzur veriyordu. Birden cama atlayan bir şeyin sesiyle irkildim. Bir çift el! Hayır, hayır... Bir çift göz! Bu da kim lanet olsun! Daha önce kalbimin bu kadar hızlı attığını hatırlamıyordum. Göğüs kafesim hızlı hızlı inip kalkıyordu ve gözlerimin kocaman olduğuna emindim. Uzun süre bekledik-yani bana çok uzun geldi- en sonunda gözlerime inatla bakan gözleri farkettim. Bu gözler yolda karşımıza çıkan gencin gözleri. Dolunayı, yıldızları aratmıyordu. Birden doğruldum ve o da kenara çekildi. Pencerenin kilidini açıp araladım. İçeri süzüldü. "Hey! Merhaba" cevap veremeyecek kadar şaşkındım. Pencereyi kapatıp az önce benim yattığım yere uzandı ve pencereden ayı seyretmeye başladı. Boyu çok uzun değildi ama benden uzundu. Siyah pantolonu ve siyah bir gömleği vardı. Vücudu kıyafetleriyle bütünleşiyor, bembeyaz teninin daha da ortaya çıkmasını sağlıyordu.. Hayallerimdeki adamları aratmadığını itiraf etmeliyim. Saçları siyah ve dalgalıydı. Dudakları dolgun ve gözleri... Tanrım gözleri gökyüzü kadar güzeldi, dolunay kadar parlak!
"Hey! Ne duruyorsun orada, manzarayı kaçırıyorsun." O konuşana kadar odamın ortasında dikilip onu incelediğimi farketmemiştim. Yatağa doğru yaklaşınca yana kaydı ve bana yer açtı. Yavaşça yanına uzandım. Odadaki tek ses benim nefes alıp verişlerimdi. Bana döndü, çok yakındık. Gecenin kokusunu hissediyordum. Gece gibi kokuyordu.
-Bana cevap verecek misin?
Neye? Aklım nerede hay aksi!
-Ne sormuştun?
-O gün neden hızlıca uzaklaştınız?
-Siz, şey, o çiftlik... ablam o çiftlikten biriyle konuşmama izin vermezdi.
-Ama o, Rüzgar'ı seviyor diye biliyordum...
- Sen nerden biliyorsun?
Gözlerimi iyice açıp gözlerine diktim. Çok güzeller! Ama konumuz o değil. Adı Rüzgar'mış. Hııım, ama nereden biliyor onu sevdiğini?!
-Sizi izliyordum.Yani aslında seni. Anlaşılmayacak gibi değil kabul edin. Ama neden bu kadar uzakta yaşıyor sevgisini, anlamıyorum.
-Haberin var sanıyordum, yani ailelerimizin düşman olduğundan.
-Ben o aileden değilim. Yani tam olarak. Beni çok küçükken yanlarına alıp büyütmüşler. Teknik olarak, düşman değiliz.
Bunu derken işaret parmağıyla burnuma dokunup gülümsedi. Eli buz gibiydi irkildim. Bende gülümsedim.
-Buraya neden geldin? Neden izledin ki bizi?
Pencereye döndü ve düşünceli düşünceli bi süre bekledi. Ben hala onu izliyordum. Tekrar döndü.
-Sende farklı bi çekim var. Senden uzak kaldığımda kalbimin sıkışmasına sebep oluyor. Etrafına ışık saçıyorsun! Kimse bunu sana daha önce söylemedi mi gerçekten?
Şaşkındım. Ona her hangi bir erkek gibi baktığımda sözleri klişe geliyordu. Kızları oltaya düşürmek için kullandığı cümleler. Ama o farklıydı. Hissederek söylüyordu. Hissediyordum. Ya da ben saftım, fazlasıyla. Ne de olsa daha önce kimseye aşık bile olmamıştım. Kendime izin verdim. Sözlerine inanmak için.
-Peki ya sen, sen kimsin?
-Ben gecenin oğluyum, Selene. Geceye ait olmayan birine bağlanamam. Sen geceye aitsin. Ve yakında bunu sende farkedeceksin.
Alnıma bir öpücük kondurup, pencereden tekrar karanlığa karıştı. Dudaklarının bıraktığı soğuk his, uzun süre benimle kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN OĞLU
FantasyHer gece odasındaki pencereden yıldızları seyredip, gökyüzünün prensiyle dans eden Selene, Gecenin Oğluyla tanışana kadar aşka inanmıyordu. İnsanlara yakıştıramadığı aşkı, ay ve yıldızların prensinde bulacaktı. Onun gözlerinde kaybolacak, tüm hücrel...