"Yoongi ben çok acıktım. Daha pişmedi mi?"
Kızarmakta olan eti eline almaya çalıştığı için birkaç saniye sonra çığlık çığlığa geri sıçradı.Her ne kadar bu hareketi anlamsız olsa da, sabırsız olduğu için bir şey diyemezdim ancak canı yanmıştı.
Hızla yaslandığım tezgahtan ayrıldım ve zıplayan Pole'un elini çekiştirdim. Musluğu açarak elini suyun altına tuttuktan sonra konuştum.
"Yemeği piştikten sonra yemelisin. Pişiyorken değil. Elin acıyor mu?"
Kafasıyla onaylayınca eline üflemeye çalıştım. Çocuk bakıcılığının bile daha kolay olduğunu düşünüyordum.
En azından çocuklara bir süre sonra neyin yanlış, neyin doğru olduğunu öğretebiliyorduk. Pole ise insan dünyasına ait hiçbir şey bilmiyordu ve öğrenmesi gereken daha çok şey vardı.
Derin bir nefes alarak eline son kez üfledim ve ocağın altını kapattım.
Eti tabağa koyarak önüne bıraktığımda ellerimi göğsümde birleştirmiştim zaten. Kaşlarımı yukarı kaldırarak bu seferde ağzının yanmaması için bir uyarıda bulundum.
"Ocaktan önüne gelen yemeği hemen yememelisin. Biraz soğumasını beklemek zorundasın. Aksi halde, az önce eline olanlar..."
İşaret parmağımla dudaklarımı gösterince korkuyla ellerini önünde siper etti. Hareketinden bunu hiç istemediği anlaşılıyordu.
Benim önerdiğim gibi biraz etin soğumasını bekledik. Kafamla yiyebileceğinin işaretini verince, Pole ellerini kullanmak için hızlı bir hamle yaptı. Tekrardan uyarmak zorunda kalmıştım.
"Yanındaki yemek araçlarını kullanmalısın!"
Duraksadı ve tabağın yanındaki çatalla bıçağa baktı.Yanına oturdum ve çatalı eline verdim. Çatala baktıktan sonra suratına yaklaştırmıştı ki bir faciayı önledim.
Eğer yaşanırsa, beraberinde birçok sorun getirecek olan büyük bir faciayı...
"Gözlerinden uzak tut."
"Tamam!"Dedi sevinçle. Ardından çatala bakmayı keserek bana döndü.
"Nasıl kullanacağım?"Eti bıçakla parçalara böldükten sonra elimi onun elinin üzerine koydum ve parçalardan birine batırdım.
Bıçakla eti doğrama ve çatalla doğradığım eti çatala batırma hareketimi gözleriyle zihnine kaydetti. Ucunda et olan çatalı ona doğru nazikçe ittirdim.
"Önce batıracaksın... Sonra da yiyeceksin.
Anladın mı?"Eti keyifle yediği sırada elimi hızla çektim ve masaya koyarak vurdum.
"Hadi dene bakalım."Az önce gösterdiğim şeyi çekinmeden denedi ancak benim yaptığım nazik dokunuşların aksine, çatalı eti öldürmek istercesine batırınca güldüm.
Bu hareketiyle dalga geçmemek imkansızdı.
"O zaten öldü Pole. Biraz daha nazik, tıpkı
bir kuğu gibi."
"Ah, pekala..."Diyerek batırdığı eti ağzına götürdü. Keyifle yedikten sonra daha kibar bir şekilde yapmayı denedi.
Her ne kadar başarılı olamasa da, her seferinde bir önceki denediğinden daha nazik olduğunu söyleyebilirdim.
~
Salona geçtiğimizde ben masanın başına, o da koltuğa yöneldi. Karnı doyduğu için artık mızmızlanmıyordu ve karnını nasıl doyurabileceğini de öğrenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutup Yıldızı #Wattys2019
FanfictionGökyüzünden insanların dünyasına düşen bir kutup yıldızının, insanların hayatındaki anılarını anlatan bir gençlik kitabı.