Juliet: Binlerce kez iyi geceler sana!
Romeo: Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa...
Romeo ve Juliet / William Shakespeare
***
Oturduğum yer rahat da olsa onun yokluğunun sebep olduğu yalnızlık hissiyle başa çıkamıyordum. Sesini duymadığımda, bana dokunmadığında ya da bir şekilde varlığını hissettirmediğinde kendi kör, dipsiz karanlığımda boğulacak gibi oluyordum. Boğazıma oturan yumru nefes almamı güçleştirdiği sırada ona ait olan adım seslerini duydum. Bir parça da olsa rahatlayarak derin bir nefes almayı başardım.
''Beni yalnız bırakmamalıydın,'' dedim ve sinirden köpürdüğüm, sesimin gergin tonundan gayet net anlaşılıyordu. Adım seslerini yakınımda hissederken sırtımı kazık yutmuş gibi dikleştirdim. ''Yanımdan ayrılmamalıydın, Bay Midnight.''
''İsteyerek yanından ayrılmadım, Rosa.'' Derin bir iç çekişin ardından bir şeylerin masaya bırakılmasını andıran bir ses duydum. Etrafımda ne olup bittiğini bilemediğimden olsa gerek açıklama yapmak istercesine konuşmaya başladı. ''Dün geceden beri beraberiz ve ikimiz de saatlerdir hiçbir şey yemedik. Acıktığına eminim, aşkım. Yanılıyor muyum?''
O yanımda yokken karnımın açlıktan guruldaması aklıma gelince yüzüme bir kova dolusu kaynar su dökülmüş gibi tenim alev alıp yandı. Onun evinde yemek yiyip, beraber vakit geçirmenin iyi bir fikir olmadığını düşünüyordum. Bu yakınlık, anlaşmamızda yer almıyordu. ''Saat geç olduğuna göre beni evime götürmen gerekirdi. Yemek hazırlamana veya başka bir şeyler yapmana ihtiyacım yoktu.'' Ne hâlde olduğumu ancak Tanrı bilirdi ve ben; yataktan çıkmış, hiç banyo yapmamış bu perişan halimle berbat bir durumda olduğumu aynaya bakmadan bile kolaylıkla söyleyebilirdim. Eve gitmek yapılacak en mantıklı işti, fakat kendi isteğimle Bay Midnight'ın merhametine terk edilmiştim. Planlarımın onun planları ile çakışıp değişmesi muhtemeldi. ''Biraz su içsem yeterli olur,'' Aslında güzel ve sıcacık bir banyoya ihtiyacım vardı. Her türlü işimi rahatlıkla görebilmem için kesinlikle banyoya gitmeliydim. Ağzıma gelen tüm küfürleri sıraladığım adama gururumu bir kenara bırakıp da iki kelimeyi birleştirirek 'Beni banyoya götürür müsün?' diye soramıyordum. O yüzden ısrarla, ''Evime gitmek istiyorum, aç değilim.'' diyerek direttim. Hatta aklıma gelen fikirle yerimden olabildiğince doğruldum. ''Beni hazırlayıp arabaya bindirmelisin, Bay Midnight.'' Yolculuğun iki saatten fazla sürdüğü düşünülürse bir an önce gitmem iyi bir fikirdi. Adamlarını gördüğüm için de bir süre yolda ilerledikten sonra bir şekilde sıkıştığımı ve molaya ihtiyacımın olduğunu söyleyebilirdim. Kısacık bir zaman diliminde yüzümü yıkayabilir, tuvalete giderek yapılması acil olan işimi görebilirdim. Sorun olmazdı, Bay Midnight'ın olmadığı her yerde özgür kalabilirdim. ''Daha geç olmadan evimde olmak istiyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECEYARISI TANRISI: DIABLO (+18)
Fantasy| YETİŞKİN İÇERİKLİDİR. | Takıntı, bağlılık, tutku, şehvet, ihtiras ve aşk... Bay Midnight bunlardan fazlasıydı. Belki bir şeytan, belki de bir canavar... O; Rosa'yı yakıp kül etmeye yemin etmiş kör kütük âşığı, hayranı ve tek sevgilisiydi. Ancak g...