'gecenin nabzı

185 17 55
                                    

Başlama tarihlerinizi bırakmayı unutmayın!

Ve lütfen, eğer okuyorsanız oy ve yorumlarınızı bırakın🤍

gecenin nabzı

Daniel spaleniak, Tomasz mreńca - burning sea

Bir notanın diğer bir notayla birleştiği noktada yaşam meydana gelirdi.

Bir melodi çalmaya başladığında yaratıcının, toprağın ya da gökyüzünün bahşettiği yaşam nefeslerle can bulurdu. Nefesler dakikalara, dakikalar saatlere ve saatler günlere dönüştüğünde kaçınılmaz, berbat bir kısır döngü meydana gelirdi. O kısır döngü yaşamın ta kendisiydi ve genç adam bu kısır döngüden hep nefret etmişti. Kapalı gözlerini aralamadan uzun, biçimli parmaklarının altında can bulan tuşlara basmaya devam etti. O tuşlara bastıkça iç gıdıklayan ama bir o kadar da karanlık bir melodi etrafta yankılanıyordu.

Kalın dudaklarından içeriye bir nefes yolladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kalın dudaklarından içeriye bir nefes yolladı. İçine çektiği nefes dudaklarına çarpıp geçerken gerisinde kuru bir his bırakmıştı. Bu hissi gidermek için dudaklarını yaladı. Kapadığı gözlerini yavaşça açarken piyanonun bütün salonu kaplayan sesinden kendini soyutlamıştı. Düşündüğü başka şeyler vardı. Bambaşka şeyler. Yaşamı düşünüyordu. Belki ölümü. Bir nefesi almak ne kadar kolaysa o nefesi kesmekte o kadar kolaydı. Saçma, dedi kendi kendine. Bir yaşamın bu kadar kolay yok edilmesi, bu kadar kolay var edilmesi o kadar saçmaydı ki onun için. Gözlerini yeniden kapattı.

Bir yaşamı yok etmek diye düşündü. Bu düşünce onu gülümsetti. Dudaklarında buz gibi bir sırıtış meydana geldi. Sırıtışında ölümün çorak topraklarına ekilen ama susuzluktan solan kurumuş çiçekler vardı. Belki de o çiçekleri kendisi soldurmuştu ama sırıtışı, bir ölüm kadar soluktu.

Soluk ama aynı zamanda capcanlı bir tuşa basılı tuttuğunda gösterisini tamamlamıştı. Önce bir alkış sesi duydu ardından bir alkış sesi daha ve sonunda büyük salon alkış sesleriyle yankılanmaya başladığında kapalı gözlerini araladı. Ayağa kalkıp sahnenin önüne adımladı. Ufak bir baş selamıyla insanları selamlarken kimseye bakmadı ve geriye dönüp sahneden ayrıldı. Sahnenin arka tarafında ona tebrik sözleri yağdıran insanlara aldırmadı. Adının büyük harflerle yazdığı kapıyı aralayıp kendisine ait odaya girdiğinde ardından gösteriyi ayarlayan kişi ve birkaç kişi daha girmişti.

"Timur Bey, gerçekten inanılmazdı!" dedi adam büyük bir coşkuyla. Cevap vermeden büyük aynanın önünde duran sandalyeye oturdu. Omuzlarına kadar gelen beyaza yakın açık sarı karışımı saçlarını arkasından toplamıştı ve bu su yeşili gözlerini tamamen ortaya çıkarmıştı. Bakışlarında insanları ondan uzak tutmaya yarayan soğuk bir ifade vardı ve bu yüzden kimse ona yaklaşamazdı.

"Gerçekten de öyle. Herkes hayran kaldı," dedi arkadan genç bir kız. Dolgun dudakları iki yana kıvrıldı ama gülmedi. Kimse onu gerçek anlamda gülerken hiç görmemişti.

YILAN SARMAŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin