KYE:1

3 1 0
                                    

Kolilerin içinde minyon bedenim kaybolmuştu, bu eşyaları toplamak çok zorluydu!

Doğu oradan halime gülüyor, hiçbir şekilde yardımcı olmuyordu. Ona küfür sallasam bile o beni sallamıyordu.

Delirmek üzereydim, saatlerdir şu lanet eşyaları toplamakla uğraşıyordum ama sevgilim olacak Doğu bana yardım etmiyordu.

Gerçek aşk diye buna derim işte.

" Doğu, hayatım, lütfen bir el at şunlara. 110 cm boyum var, ben bunları toplayamam."

" Hahahaha, ne demiştik? İddiayı kaybeden yardım alamaz."

" Ama... Şerefsizsin."

Ha bu arada, kafanız çok karıştı muhtemelen. Ben Melis Cansöz... Siz de günlüğümün şahitleri olan okuyucular. Size kendimi nasıl yok ettiğimi anlatmam için ilk önce iddiadan başlamak istedim.

Doğu ve ben en yakın arkadaşlardık, ama Doğu kısa bir süre önce bana duygularını açıklamıştı. Ben ilk başta arkadaşlığımıza zarar gelmemesi için kendimi mesafeli tuttum. Ancak Doğu bana sülük gibi yapışıyordu! Ortaya sevgili olacağımıza dair bir iddia attı. Bense olmayacağımızı söyledim. O da " Olacağız, hatta birlikte bile yaşayacağız. Kaybeden, evi toplamada yardım etmez."

Bu çok saçmaydı çünkü eğer ben kazanırsam, sevgili olmayacaktık ve birlikte de yaşamayacaktık. Tabii ben bunu bildiğim için kabul ettim. Ancak işin sonucunda sevgili olduk ve şu an ne yazık ki kolilerle uğraşmak zorunda olan masum insan bendim.
Not: Bir daha arkadaşınla sevgili olma.

Doğu her ne kadar daha ağır duygu sahibi olan taraf olsa da asla belli etmiyordu. Şımaran, güzel laflar söyleyen, sevgiliymiş gibi davranan taraf bendim. Tanrım, ona nasıl kendimi kullandırıyordum! Onu, her şeyden önce bir insan olarak çok seviyordum. Ona katlanırdım, ama bana yardım etmesi lazımdı.
" Doğu... Lütfeeen... Sevgilim!"
Doğu artık dayanamaz bir halde yanıma geldi. Dudaklarıma bir buse kondurdu, bu sırada gülümsüyordu. Sonra beni kucağına aldı ve tadilatı henüz bitmiş koltuğun üzerine koydu.

Resmen eriyordum.

Doğu'ya minnet dolu bir ifadeyle gülümsedim. O da bana bakıp göz kırptı. Kendimi liseli aşıklar gibi hissediyordum... Hayat güzeldi ve Doğu ile hayat çok daha güzeldi.

Tüm dikkatimi toplamış Doğu'yu izliyordum, kendimi inşaat alanını izlemekte olan dayılar gibi hissetsem de, Doğu tüm dikkatimi üzerine vermemi sağlıyordu. Gerçekten büyüleyiciydi.

" Bak Melis, bir anlaşma yapalım. Ben birazdan televizyonu kuracağım. Sen de artık benim yerime televizyonu izlersin, tamam?"
" Pislik yapma, keyfimden izlemiyorum seni. Evin manzarası olsa sana mı bakardım ben?"
" Ha, yani tek manzaram sensin diyorsun... Bak şımardım işte."
" Bu anlamı nasıl çıkardın bilmiyorum. Amma geveze olmuşsun sen bir de. Sus artık!"
Bir anne edasıyla konuştuğumda Doğu önündeki tabak dolu kolide olan gözünü bana çevirip devirdi.
" Tamam hadi susayım da, sen manzarana bakmaya devam et."
Yapay bir kahkaha atıp ayağa kalktım. Tuvalete gidecektim, saatlerdir tutmaktan artık dayanamayacaktım.
" Nereye gidiyorsun aşkım?"
" Tuvalete!"
" Tamam" edasıyla bir mırıltı çıkarıp şarkı söylemeye başladı. Tanrı şahit, sesi çok iyiydi.
Sesini dinlerken lavaboya ilerledim.

İşimi bitirdikten sonra odamıza yöneldim, telefonuma saatlerdir bakmıyordum ve neler olup bittiğini öğrenmek için sabırsızlanıyordum. Herhangi bir şey bile öğrensem olurdu, bir nevi bağımlıydım ve Doğu'yla bu şekilde tanışmıştık. Bu sebeple, telefonumu olduğundan daha da sevmeye başlamıştım.

KENDİNİ YOK ETMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin