Kendimi kötü hissediyordum. Aslında hiç okula gidesim yoktu ama dersleri kaçırmak asla istemiyordum. Bugün farklı giyinmek istedim. Simsiyah.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sadie. Neden böyle giyindin?"
"Sadece denemek için. Değişiklik iyidir anneciğim."
"Tamam ama, bu pek beğendiğim bir tarz değil bebeğim. Bir daha olmasın."
"Peki..."
"Kahvaltı yapmayacak mısın?"
"Hayır."
"Görüşürüz meleğim."
"Görüşürüz anne."
Okula vardığımda herkes bana garip garip bakıyordu. Ama hiçbiri umurumda değildi. Ayrıca kendimi çok seksi hissediyordum.
"AMAN TANRIM! SADIE! BU NE HAL! SENİN BACAKLARINI KIRACAĞIM!"
"Sakin ol Reggiester. Sadece bir günlük."
"Sadie? Kızım ateş ediyorsun."
"Teşekkür ederim bayan sürtük."
"Mack sen bir şey demeyecek misin."
"Kızım bugün biraz sapığın olacak. Ben bile azdım."
Onlara göz kırpıp sınıfa geçtim. Finn de buradaydı. Gözlerime inanamadım. O da simsiyah giyinmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ama o kadar yakışmıştı ki. Beni gördüğünde bir süre yüzüme baktı. Sonra kafasını çevirdi ama hala ona bakmam onun dikkatini çekmiş olacak ki ofladı. Bu hareketine çok sinir olmuştum.
"Sen görürsün Wolfhard." Aklıma Mack'in sabah söylediğişu sapıklık meselesi geldi. Onu öyle bir kıskandıracaktım ki bana oflamak neydi görecekti. Hodri meydan Finn Wolfhard!
Öğle yemeğinde çoğu erkek bana bakıyordu ve bunu çok net anlayabiliyordum. Gözüme yan sınıftan Finn'in yakın arkadaşı Jack'i kestirdim. Aslında Finn'e çok benziyordu düşününce. Bana hayran hayran bakarken kafamı ona çevirdim. Bana bakıp dudağını ısırdı ve göz kırptı. Ona gülümsememi fırsat bilip yanıma geldi. Sanki ona bakarmış gibi tam arkasında duran Finn'e baktım beni yeni fark etmişti. Jack yanıma yaklaşınca bana eğildi ve kulağıma fısıldadı.
"Aynı adın gibi bir tanrıçasın Sadie." Ona o kadar şaşırmıştım ki donuk gözlerle ona bakarken, Finn ne olduğunu anlamak için bize dikkat kesilmişti. Jack elimi tuttu ama elimi ondan çekip Finn'e baktım. Ayağa kalkmıştı ve olduğu yerden bana bakıyordu. Bir ona bir elimi tutan Jack'e bakıyordum. Elimi Jack'ten yavaşça alıp koşmaya başladım. Arkama baktığımda Finn'de arkamdan geliyordu. Hemen okulun bina girişlerinden birine girip kapını yanına saklandım. Dışarıya bakmak için kafamı uzattığımda Finn yoktu. Derin bir "Ohh" çekip tam gidecektim ki elimi bir el tuttu ve kendine çekti.
"Fi-" Sözüm kesilmişti. Ama sözümü kesen şey konuşması değil dudaklarını dudaklarıma kapamasıydı...
