Gölge Oyunu

Yıkık dökük evlerin arasında dolanan sisin kör noktalarından geçerek ilerleyen gövdesi kocaman olan bir gölge, yıkıntıları arasında saklanmış birçok gölgenin içini titretiyordu.

Saklanmaya çalışan gölgeler nefeslerini tuttuklarında omuzları çökmüş yorgun bir gölge kayboldu.

Omuzları sarsılan başka gölgenin boyu küçüldü.

Sis, gölgenin görüş açısını zorluyordu.

Koca gövdeli gölge etrafında dönmeyi bıraktı ve durdu.

Sisin içindeki sesleri duymak için nefesini tuttu.

Bir şeyin yere düştüğünü duyumsadı.

Elindeki uzunca bir aleti sallayıp 'klink' diye ses çıkarttıktan sonra daha sıkı kavradı ve ileriye doğru bir adım attı.

Büyük ayaklarıyla saklanmış gölgelere doğru ilerliyordu.

Sessizliği bölen minik bir yavru kedinin mırıltısıydı.
Gölge elindeki uzun aleti yavaşça yere eğdi. Kulakları delen bir ses yankılandı. Saklı gölgelerden biri daha kayboldu.

Koca gölgenin adım sesleri gittikçe uzaklaştı.

Sessizlik bütünüyle etrafı sararken kısık titreyen bir ses "Kızım...", bir hıçkırık dağıldı sise.

Gölgelerin omuzları çökerken bir gölgenin omuzları dikti. Dik omuzlu gölge küçüldü ve bir rüzgarlık süre kadar sonra büyüdü gölge.

Kucağında bir şey taşıyordu.

Yürümeye başladı omuzları dik gölge. Arkasından diğer gölgelerde hareket etmeye başladı. İki gölge ayrı kaldı onlardan ve onlar da büküldü.

Sonra doğruldular.

Kolları uzamış diğerlerinden daha yavaş hareket ediyorlardı.

Ve adım sesleri beraberinde yere sürtünen yorgun ayakların sesiyle, gölgeler kayboldu.

Kaybolan o gölgelerin ardından birkaç vakit geçti ve bir gürültü patladı orada.

Koca gövdeli gölge kayboldu bu sefer.

Dik omuzlarıyla sağ elinde bir bayrak taşıyan gölge yerde kanlar içindeki kediyi fark ettiğinde adımlarını durdurdu. Eğilip sol eliyle kediyi kaldırdı. Sağ elindeki sancağı hızla toprak yola vurdu içleri ferahlatan bir rüzgâr esti ve bayrak dalgalanmaya başladı.