KEYİFLİ OKUMALAR
➿
Baş edemediğim her türlü zorluk içimde çözüme kavuşmadan öylece duruyordu. Ne eksik ne fazla her geçen gün bu zorluklara bir yenisi daha ekleniyordu. Gözümden düşen bir damla yaşla masanın üzerinde hemen önümde duran telefona baktım. Şiir'e anlatmak istediğim tüm gerçekler sadece boğazıma yapışmakla kalmış fazlası olmamıştı. Sadece dakikalar önce sesi kulağımda yankılanırken şimdi acısı kalbimde çağlıyordu.
Omzuma dokunan ele rağmen gözlerimi diktiğim telefondan ayırmadım. Çünkü Şiir'in sesi ve haykırışı, bana olan öfke ve korkusu hala kulaklarımı dağlıyordu. Kendi düştüğüm bu çukura onu da çekmek zorunda kalmak hele ki gerçekleri uzaktan ona anlatamadan bana inanmasını, güvenmesini istemek her ikimiz için de zordu ve o zorluk en büyük patlağını bugün vermişti. James, yanımdaki boş sandalyeye oturduğunda elimi tuttu. Ağlamamak için zor dayanırken nazik davranması bu isteğimi tetikliyordu.
-Hepsini duydun mu?
Bir damla yaş daha üzerimdeki siyah bluza düşerken her yanım uyuşmuş gibiydi. James ağırca başını aşağı yukarı sallarken titreyen dudaklarımı ısırdım.
-Seni özlediği için o kadar sert davrandı.
Daha fazla dayanamazken gözlerimi kapattım. Başımı olumsuzda iki yana sallarken Şiir'i tanıyordum. Ne kadar hassas olduğunu da öfkelendiğinde nasıl davrandığını da çok iyi biliyordum.
-Benimle bir daha konuşmak istemediğini söyledi.
James bu sefer sandalyemi kendine doğru çevirdiğinde yüz yüze gelmemizi sağladı. Gözlerimi yavaşça açarken Şiir'in haklı olduğunu biliyordum. Zaten şu zamana kadar sessiz kalması mümkün değilken ondan beklediğimden çok daha üstün bir performans sergilemişti. Elini dizime yerleştireceği sırada küçük bir elektrik akımına kapılması ve çıkan ses ile yüzünü buruşturarak acıyla geri çekildi.
Bilmiyordu. Hiçbir şey bilmiyordu ve bilmediği bir konu için onu nasıl suçlayabilir ya da sırtımı ona çevirebilirdim. O benim ikizim gibiydi. Ne hissedersem hisseder birbirimizi tamamlardık. Bu her zaman böyle olmuşken şimdi benimle konuşmak istemediğini söylemesine inanmamıştım. Çünkü öfke doluydu ve sebepsizce oradan oraya sürükleniyorlardı. Benim hayatım burada bir biçime sokamayacağım kadar karmakarışık bir haldeyken onlarda orada heba olmuşlardı. Ve Şiir bunu sorgulamadan bana güvenerek yapmıştı. Göz pınarlarıma doğru elimi götürdüğümde orada biriken damlaları yok ettim. Her ne olursa olsun ondan vazgeçmek ya da aramamak gibi bir durum söz konusu dahi olamazdı. En kısa zamanda yanlarına gitmeyi ve her şeyi yüz yüze anlatmam gerekiyordu. Ve anlattığımda da beni anlayacağını çok iyi biliyordum. Sadece James'in, benim ve bebeğin kontrol altında olmamız ve güçlerimizi kontrol etmemiz hakkında fikir birliğine varmamız gerekiyordu.
Derince nefes aldığımda James'in parmaklarını bir anlığına elimde hissettiğimde yeniden küçük bir akıma kapılarak geri çekildiğinde acıyla inledi. Gözlerim hızla onu bulurken yüzünü buruşturmuş bana bakıyordu. Elini sağa sola doğru savururken bir elimi karnımın üzerine yerleştirdim.
-Seni benden mi koruyor ben mi yanlış algılıyorum?
Kastettiği şey bebek olurken bakışlarım bir anlığına karnıma kaymıştı. Beni mi koruyordu?
-Öyle mi yapıyor?
James hafifçe başını salladığında kalbimde hissettiğim burkulma canımı yakmıştı. Onca şeyin arasında bana iyi gelen de az da olsa mutlu olmamı hissettiren şey de benimle can buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT
Fantasiaİnsan hayatı kurtarmak sizin için ne kadar önemliydi? Bir hayat kurtarmak isterken kendi hayatınızın kelimenin tam anlamıyla cehenneme dönüşeceğini bilseydiniz yine de yardım eder miydiniz? Ben ettim. O sıcak gecenin ev sahipliği yaptığı sokakta otu...