2 x 04

142K 6K 3.1K
                                    

Cansu birkaç kere daha derin nefes alarak, yüzünü sağ askılıkta duran temiz havluya kuruladı. Kapıyı yavaş hareketlerle açarak sakin ve emin adımlarla yürüdü. Masadaki konuşma sırasında boğazı oldukça kurumuştu. Sol tarafındaki mutfağa saparken, karşısındaki gördüğü kişiyle hiç sapmamış olmayı diledi. Fakat çok geçti. Furkan mutfak masasının sandalyesinde oturuyordu. Geri adım atıp salona dönerse kaçmış gibi bir izlenim sergilerdi ve bunu istemiyordu. Furkan'ın bakışları kendisiyle buluşmasıyla ifadesizleşmişti. Daha çok sıkıntılı bir hali var gibi görünüyordu. Bakışlarını kaçırarak dolaptan bir kupa aldı ve tezgâhın üzerindeki sürahiden su doldurdu. Furkan'ın tam tersi yönünde masanın diğer ucundaki sandalyeye oturarak sol kolunu masaya dayadı ve sağ elinde bulunan bardaktaki sudan küçük bir yudum aldı. Kışın aşırı derecede su içmekten hoşlanan biri değildi. Elindeki bardağı masaya bırakırken, düşük ses tonuyla konuştu.

"Oyuna devam etmek istemiyorum."

"Oyun eli sana geçtiğinde oyunu bitirirsin."

"İstanbul'a ayak basalı üç gün oldu Furkan. Neyi bekliyorsun?"

"Doğru zamanı ve doğru hamleyi kolluyorum. Karşılık vermeden duramayacağın bir hamle..."

"Öyle bir şey olmayacak. Hangi hamlede bulunursan bulun. Oyunu bitireceğim. Devamı olmayacak."

"Göreceğiz."

"Çocuk değiliz. 18 yaşındayız. Artık oyuna devam edemeyiz. Anla bunu."

"3 buçuk yıl kadar öncede çocuk sayılmazdık Cansu."

"Dediğin gibi değildik ve bedelini ağır ödedik."

Cansu bakışlarını Furkan'a çevirerek gözlerinin içine baktı ve devam etti.

"Oyunlar çocuklar içindir."

"Sen hala kaprisli ve inatçı kalbi kırık bir çocuksun."

Furkan tam Cansu'nun gidiş konusunun üstüne basarken, Cansu içindeki boşluğun bir kez daha acıdığını hissetti. Neden onu bu kadar iyi tanıyordu? Kendisini bu kadar iyi tanımak ve yerinde cümleler kurmak zorunda değildi. Evet. Kalbi kırıktı. Şuanda dediği gibi kapriste yapıyor denebilirdi fakat tekrar oyunun içine çekilip aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. Üç gündür oyunun bitmediğini düşünmüş ve beklemişti. Devamlı düşüncelerinde Furkan olamazdı. Buna izin veremezdi. Neredeyse 4 yıl geçmesine rağmen gidiş günüyle ilgili büyük kırgınlıkları vardı. Furkan'dan uzakken bu kırgınlığını ve düşüncelerini atarak paketleyip rafa kaldırmıştı. Bu kadar yakınken iç içeyken istemese bile bu konu o raftan iner ve açılırdı. O günün konusunun tekrar açılması kendini güçsüz hissettiriyordu.

"Hayır. Ben mantıklı düşünen bir genç kızım. Sana da mantıklı düşünmeyi tavsiye ederim. "

"Bunu sürdürmeyi daha ne kadar devam edeceksin?"

"Neyi?"

"Bunu?

"Bir şey sürdürmüyorum Furkan ben gayet açık ve netim. Oyuna devam etmek istemiyorum."

"Şuanlık istemeyebilirsin fakat oyuna devam etmeni sağlamak için gerekli olan tek bir şeyim var oda seni yeterli dozda öfkelendirmek. Yeterli dozda öfkelenmiş her insan susup oturamaz."

Cansu gözlerini kısarak, alayla Furkan'a baktı.

"Daha ne kadar adileşip, pisleşebilirsin ki?"

Furkan kaşlarını kaldırarak ciddi bir biçimde konuştu.

"Gerekiyorsa dibine kadar..."

"Biz 4 yıldır görüşmeyen iki yabancıyız."

"Hayır, biz çocukluğu beraber geçen iki insanız."

OYUN BİTTİ 2 ✽ 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin