-9-

91 9 103
                                    

Uzun zarif parmaklarını sıktı sakince

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun zarif parmaklarını sıktı sakince. Tüm bu saçmalıktan kaçmak gibi bir çaresi yoktu ancak olsaydı bile o yolu seçeceğinden emin değildi. Onu rahatsız eden tek şey eylemlerini kendisi için gerçekleştirirken bazılarının eğlencesi olmaktı.

Derin bir nefes aldı. Kendisine doğrutulmuş silahların karşısında elleri boş olmanın verdiği çıplaklık hissini umursamadı. Kendisine geriye gitmesini emreden adamları umursamadı.

Adamları tek tek inceledi. Odada üç hücre vardı ve diğer ikisi boştu. Mümkün olduğunca onlardan uzak durması gerektiğini aklına yerleştirdi. Yan yana dizilmiş adamların üçü bu işi bazı deli kadınlarla dövüşmek için istemediğini belli edercesine titriyor diğer bir kısmı da erkeklere özgü bir gururla bir kadının onlara hiçbir şey yapamayacağını düşünmelerinden dolayı silahı pek sıkı tutmuyordu.

Hepsinin zayıflıklarını inceledi. Silahı en gevşek tutanı ve en yakınında duranı belirledi.

Nefesini geri verdiğinde atağa geçmişti.

Tenine değip yakıcı bir etki bırakan her mermiyi hissediyordu. Ama onu durdurmadı. Özel mermiler alışık olduğundan çok daha fazla canını yakarken hızını kesmedi. Oyalanmadan ve acımadan, adamları kötü derecede yaralayıp sakat bırakıyordu. Yakın geçmişinde hiç olmadığı kadar teniz olan sicilini kirletmemek içinde öldürme sınırını geçmiyordu.

Aslında Lusera'yı tedirgin edebilende buydu. Kaçmakta ustalaşmıştı, doğru zamanda doğru işi bulmakta ustalaşmıştı, hatırı sayılır bağlantıları vardı. Suç işleseydi anında başka bir yerde çok normal şartlarda hayatını sürdürebilirdi.

Ancak artık o yolu seçmiyordu.

En azından Yüzbaşı Rogers gibi birisi yakınındayken gururuna yedirebileceğini sanmıyordu.

Tamamıyla reflekslerine güvenerek sessizliğe kavuşturduğu odanın kapısı açıldığında yerde ki silahlardan ve bıçaklardan birini tereddüt etmeden almıştı.

Daha gelecek vardı, biliyordu ve havada dolanıp duran lanet bir uçaktan nasıl ineceğini henüz kestiremese de, öyle ya da böyle günün sonunda buluşma noktasında olacağından emindi.

Önüne geçen her bir asker baygınlıkla sessize veya acıyla bağırışla yere düşerken onu kameradan izleyen Alexander Pierce'e gülümsedi.

Sonunda talih ona da gülmüştü.

Bilmediği şey ise nasıl güldüğüydü.

***

Her yeri kan içerisinde kalmış kadın elinde ki bıçağı yere attı ve nefeslendi. Durmadan açılan yaralar sonunda bir süreliğine tekrar açılmadan kapanmıştı ve adeta yeni doğmuş gibi hissediyordu.

Beyaz mahkum kıyafeti artık kırmızının farklı tonları ile donatılmışken kod adının uzunca bir süredir neden 'Kızıl Suikastçı' olduğunu düşündü. Cevabı ellerinde, yüzünde ve yerde acıyla bağıran askerlerdeydi.

The Mercy Of War | Marvel AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin