Bölüm(5)=DAĞ EVİ- Part 2

14.5K 695 199
                                    


Başlama saatiniz?

***

"Dağ evi mi?"

Kafasını olumlu anlamda sallayıp toprak yolda sağa saptı. Ben neden dağ evine falan gittiğimizi düşünürken iç sesimin derdi bambaşkaydı.

Bu adamın dağ evi de mi varmış?

İç sesime göz devirip yolun bitmesini bekledim. Ancak yarım saat sonra beklemekten de sıkılmıştım. Eymen'e yandan bir bakış atıp tekrar önüme döndüm ve derin bir 'of' çektim. Bakışlarını yan profilimde hissetsem de ona bakmadım.

"Neden gidiyoruz oraya?" diye sordum. "Hayır yani, bana da bir sorsaydın değil mi? Ben neyim burada eşek başı mı? Öyle istediğin yere sürükleyebileceğin bir çanta mıyım oğlum ben? Zorba olmak zorunda mısın? Az düşünceli ol bar-"

"Sen mutlu ol diye."

Her ne kadar lafımı kestiği için sinirlensemde belli etmeyip onu dinledim.

"O boğucu evden kurtarmak istedim seni sadece. Belki oranın havası sana iyi gelir dedim. Ama hata etmişim. İstersen dönelim?"

Ona bakıp ağzıma hâyâli bir fermuar çektim ve arkama yasladım. Gülecek gibi olup sonradan kendini toparladı ve yola odaklandı.

"Demek beni o boğucu evden kurtardın, öyle mi?" diye sordum.

"Evet."

Kaşlarımı havaya kaldırıp kafamı cama yasladım. Gözlerimi kapatmadan önce son kez sarf ettiğim sözcüklerin ona ok misali işlediğine emindim.

"Peki, beni senden kim kurtaracak..?"

***

Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama, uyandığımda şoka uğramıştım. Nereye geldiğimizi bilmediğim dağ başında ilerlediğimiz yolun kenarları karla kaplıydı. Bu havada nasıl olur diye düşünüp suratımı araba camına yaslamış dışarıyı izlerken Eymen'in cevabı gecikmemişti.

"Dağın eteklerine geldik. Burası her mevsim böyle."

Onu aldırmadan burnumla camı yalıyordum adeta. Karı sevdiğimi biliyor olmalıydı. Bir an önce arabadan inmek için dua ederken araba bir anda durdu ve yanımdaki herif "Geldik." dedi.

Hızla kemerimi çözüp ceketimi giydim ve arabadan çıktım. Ahşaptan yapışmış iki katlı evin önündeki kar yığınına atladığımda ne kadar soğuk olduğunu iliklerime kadar hissetmiştim.

"Çok güzel!"

Yanıma gelip beni hemen yerden kaldırdığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Üzerimi silkeledikten sonra "Üşüteceksin." dedi.

Onu aldırmadan etrafta gezdirdim gözlerimi. "Ayı olduğun çok belli." dedim. "Bütün evlerin dağ başında."

Evin kapısına gelip ona bakışlarımla arabayı gösterdim. Salak değilse anlardı. Dikildiği yerden kıpıldayıp bagajdan bavulları çıkardı ve yanıma geldi. Anahtarlarla kapıyı açtıktan sonra içeri girip bavulları kenara koydu ve bana geçmem için yol verdi. Saçımı arkaya savurarak içeri girip tekli koltuklardan birine oturdum.

"Üşüdün mü?"

Kafamı olumlu anlamda sallayıp "Şimdi git bana odun kır ve şu şömineyi yak. Hadi bakalım, bakma bana öyle dik dik. Gözlerin değil elin çalışsın."

Derin bir nefes alıp ceketini astıktan sonra şöminenin yanındaki baltayı eline alıp dışarı çıktı. Bende o sırada etrafı izlemeye koyulmuştum. Tam karşımda açık bir kapı vardı ve oranın mutfak olduğunu buradan bile görebiliyordum. Benim oturduğum koltuğun hemen sağ tarafında dışarıya açılan kapı ve sağ duvarın tam ortalarında bir şömine vardı. Biraz ileride ahşap merdivenler yukarı çıkıyordu ve tavanda da çükük bir avize vardı.

Etrafı izlemeyi kesip kendi bavulumu yanıma aldım ve içinden beyaz montumu çıkarıp üzerime geçirdim. Gerçekten çok soğuktu. Dışarıdan sesler duyunca hemen arkamdaki pencerenin tülünü çekip dışarı baktım. Eymen sol tarafta, kalın ve kısa bir kütüğün üzerindeki küçük odunları kırıyordu. Kollarını her havaya kaldırışında beliren kaslarından gözlerimi çekip yüzüne baktım. Hiç zorlanıyor gibi görünmüyordu.

Daha ne kadar onu öyle izledim bilmiyorum. Eymen bir süre sonra terden sırılsıklam olmuştu ve üzerindeki siyah kazağı çekip çıkardı. Gözlerimi belertirken karın kaslarının üzerindeki ter damlacıklarını buradan bile gayet net bir şekilde görebiliyordum. Biscolata erkeklerini aratmayan bedeni-

Ne diyorum ben ya? Kendine gel Sara!

Perdeyi hızla çekip önüme döndüm ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Bu adamın yanında kala kala deliriyordum artık!

***

S.D.

BEN KAÇIRILMIŞ OLAMAM! (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin