Selma teyzenin yaşam hikayesini dinlemek bile insanı kahretmeye yetiyordu.
"Neyse canım kusura bakma seni de kendi hikayelerim ile sıktım hadi bana yardım etde kahvaltı yapalım. " Annemin yanımızdan ayrılalı 2 gün olmasına rağmen kahretsin ki alışmaya başlamış bulunmaktaydık , derler ya zaman herşeyi insana unutturur ve alıştırır diye bence hiç doğru bir söz değil başka çaremiz olmadığı için alışıyoruz ama unutmuyoruz tamam belki aklımızdan hemen gidiyo olabilir ama gülerken, ağlarken, hayal kurarken bütün bunları yaparken aklımıza gelir ama en çokta yalnız başımıza kaldığımızda hatırlarız ve unutmadığımızı kanıtlarız.Okuldan da sadece 1 günlüğüne izin almıştım ama 2 gün olmuştu ve ben hala okula ne gitmiştim ne de annemin öldüğünü söylemiştim. Asra da beni tam 40 kez aramış ve meraktan çılgına döndüğüne dair mesajlar atmıştı. Hemen daha fazla merakta bırakmamak için telefondan Asranın numarasını bulup, konuşmak için telefonu kulağıma götürdüm.
Çalıyor...
"Hah sonunda ya kızım sen kaç gün oldu ve neden aramalarıma cevap vermiyorsun kızım meraktan öldüm ya ne kadar vicdansızsı-"
"Annem öldü Asra! " Sözünü kesip annemin öldüğünü söylediğim de Asranın bir anda tık diye sesi kesilmiş ve hiç cevap vermemişti. Kaç dakikanın arasında, "Ne?" diyebilmişti sadece.
"Beni affet olurmu Aydanım ben bilmiyordum başın sağolsun canım şuan ne diyeceğimi yada seni nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum. Kardeşim bundan sonra yalnız değilsin artık sende benim ile aynı kaderi paylaşıyorsun seni en iyi ben anlarım. Peki ne zaman okula gelirsin? "
"Bilmiyorum kendimi hiç iyi hissetmiyorum daha doğrusu ne duygu yaşayacağımı artık kestiremiyorum. "
"Tamam kardeşim sen iyice bir kendini toparla ben müdüre söylerim sen yeter ki iyi ol kardeşim! "
"Saol , iyiki varsın!"
"Sende bitanem neyse kapatalım da sen dinlen ben seni sonra yine ararım."Asranın araması biraz da olsa iyi gelmişti. O da annesini çok küçük yaşlarda kaybetmişti babası üvey annesi yüzünden yatılı okula vermiş ve birdaha ne aramış ne de merak edip sormuş. Canım kardeşim benim! Tepemde bana bakan Selma teyze, "Kahvaltı yapmıyacakmısın? Zaten kaç gündür bir lokma bile yemedin hasta olucaksın!"
"Umrumda mı? "
"Aydancım annen burada ols-"
"Ya yeter artık ya sürekli yok annen burada olsa böyle yapmanı istemezdi yok annen daima seninle hani annem nerde yok işte yok ve birdaha da geri gelmiyecek, beni insanların yalanlarıyla, ihanetleriyle tek başıma bıraktı ve gitti artık gelmiyecek tamam mı gelmiyecek! Beni bıraktı ve arkasına bakmadan gitti. Ben anneme aslında dargın değilim çünkü onu benden hayat aldı. O yüzden bana artık bunları söyleme ben daha 7 yaşında ki çocuk değilim beni bunlar ile kandırmaktan vazgeç, vazgeç! "
"Aydancım?"
"Özür dilerim çok özür dilerim affet olurmu bir anda sinirlendim isteyerek olmadı."
"Hiç önemli değil canım asıl sen affet çünkü seni olmayacak vaatler ile kandırmaya çalışıyorum. "Hiçbirşey söylemedim ve sadece baktım çünkü doğruydu, doğru söze ne denirdi ki? Kafamı sallanırdı yoksa mimikler ile mi cevap verilirdi? Hayır hiçbirşey söylenemezdi bence çünkü sözlerin doğruluğu ve yanlışlığının bir önemi yoktu benim için, sadece bakardım sevdiklerimin birer birer, gidişine baktığım gibi...
Artık hiçbirşeyle baş edemiyordum ne duygularımla, ne düşüncelerim ile ne de bitmiş ve tükenmiş gibi görünen umutlarımla... Sevdiklerimi kaybetmenin en çokta yorgunluğunu hissediyordum üzerimde, uykuya gözlerim çoktan hazırlanmış ve kendimi bırakmamı bekliyordu.
Etraf çok karanlıktı duman ve sisli bir ortamda ne yapacağımı bilmiyordum. Oradan oraya nefes nefese koşuyordum sadece birileri peşimdeymiş gibi... Bura bana bir yerden tanıdık geliyordu aman Allahım okulum biraz daha yaklaşıyordum ve yine Rüzgar... Rüzgarın yanına doğru hıphızlı bir şekilde koşuyordum ama malesef ki ben Rüzgara yaklaştıkça bu sefer de o benden uzaklaşıyordu. Arkasından beni duyması için sesleniyordum fakat beni duyuyor ama cevap vermeden benden tam tur kaçmaya devam ediyordu.
"Rüzgar dur lütfen ne olur benden kaçma!"
"Gelme peşimden artık gelme! Ben aşallığın tekiyim benim nasıl biri olduğumu ve neler yaptığımı hatta..."
"Hatta ne? Söylesene hadi söylesene cümleni tamamlasana, beni yarım bırakıyorsun madem, bari cümlen yarım kalmasın hadi devam et dinliyorum hadi!"
"Aydan bak anlamıyorsun"
" Asıl sen anlamıyorsun, sensiz enkazın altında mahsur kalmış ölü beden gibiyim. Ama senin varlığını bilmek veya yanımda var olduğunu hissetmek benim dünyamı güzelleştiriyor ve karanlık dünyamı aydınlatıyor. Sen benim şu küçük kalbimin kocaman, tek ve ilk aşkısın. Annemi 2 gün önce üvey babam tarafından kaybettim ve dünyam başıma yıkıldı ve ben yine altında kaldım. Benim yeniden biz olmamıza çok ihtiyacım var hem seninde var tekrardan birbirimizin yine aşkla kurulan bir ilişkiye ihtiyacım, ihtiyacın ve ihtiyacımız var...
"Evet var hemde o kadar çok var ki yeniden huzur veren kokunu içime çekmeye, güldüğünde gözlerinde ki umudu ve saadeti tekrardan bulup doya doya izlemeye çok ihtiyacım var..."
"Tamam o zaman hayata sil baştan başlıyalım hiçbirşey olmamış gibi hiç bu olanlar yaşanmamış gibi çünkü bunun için geç değil!"
"Maalesef Aydan artık herşey için artık çok geç ben artık istesemde sana iyi gelemem çünkü ben kötü biriyim ve seni haketmiyorum!"Beni haketmiyecek kadar ne kötülük yapmış olabilirdi ki? Tam ben bunları düşünüp, beni yiyip bitiren düşüncelerimi daha soracağım bir ton sorular ile karışık bir şekilde beyan edecekken Rüzgar tekrardan benden uzaklaşmak için hazırlandığında bana doğru yaklaşıp, "Sen, beni de o üvey babanı da ve hayatındaki daha bilmediğin ve sırlar ile dolu hayatını gerçeklere kavuşturacaksın ne benden öğreneceksin nede bir başkasından tüm bunları sen öğreneceksin hemde tek başına karşına çıkacak bütün ipuçlarını toplayacaksın ve herşeyi öğreneceksin meleğim o yüzden bu okula mutlaka gel! "
dedikten hemen sonra alnıma o güzel ve biçimli dudaklarından tatlı bir öpücük kondurdu ve gözlerimin önünden bir anda kayboldu.Kanter içerisinde ve heyecan ile karışık bir şekilde aniden gözlerimi açtım. Belli ki yine bir kabus görmüştüm aslında rüya da denirdi. Rüzgar benden bu okula tekrardan geri dönmemi istedi peki ama neden? Benim niyetim oysa ki birdaha o lanet olası okula dönmemekti. Okulda sürekli değişik şeyler oluyor, hayatımda hiç dejavu yaşamayan ben o okulda sürekli yaşamaya başlamıştım. Okulda gördüklerimi 10 dk sonra hiç görmüyordum ve Asra da bu olanlar yüzünden beni deli yerine koyuyordu zaten tek o insanlar kaybolmuyordu ki Asra da bir kere görünüyor hemen ardından bir yere gidip geri döneceğini söylüyor ama ondan da ne ses nede seda oluyor.
Şimdi asıl konumuza dönelim Rüzgarın dedikleri... Bana son sözü, ne ona nede üvey amcama ve bide sırlar ve yalanlar ile dolu hayatımı bitmek bilmeyen yalanlardan uzaklaştırıp gerçeklere kavuşturacağımı söyledi hemde tek başıma kimsenin dediklerini umursamadan. Offf! Gerçekten artık şu olaylara bir dur denmeliydi. Artık yaşadıklarımın haddi hesabı yoktu, alıp başını bilinmez yerlere gidiyordu en iyisi ben bu düşüncelerden kurtulmalıydım bu gidişle sonum bir deliler hastahanesinde yaşamak olacaktı.
Evet arkadaşlar tekrardan hepinize selamlar, bu bölüm nasıl gidiyor sizce, yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım🙊
Sizce Rüzgar ne demek istemiştir neden Aydandan sırları ortaya çıkarması için okulda durmasını istemiştir?
HADİ BAKALIM SİZ DÜŞÜNE DURUN👍 HEPİNİZİ YORUMLARA BEKLİYORUM...☺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÂBUS
Teen FictionBir kuş misali hayatımdan uçtu gitti. Ben ise gidişine sadece bakmak ile yetindim. Önce yüreğim sonrada ruhum ve bedenim taşıyamayacağım yüklerin arasında mahsur kaldı. Olmam gereken yerden çok uzaktayım. Belki de yoruldum, bilmiyorum öyle karışık...