"Hayatım, koca bir masaldan ibaret sadece ben görmek istediklerimi görüyorum."Göz altlarım çökmüş, gözlerim ise yavaş yavaş kapanıyordu. Daha fazla açık tutamazdım da zaten uzaktan garip garip sesleri duyar duymaz gözlerimi, hemen büyük korkular içerisinde araladım. Sesler giderek artıyordu gidip hemen neler olduğuna bakmam gerekiyordu ama bir yandan da içimde korku bulunuyordu. Korkumu yenip aşağı inmem gerekiyordu, burada durup bütün olumsuzlukların beni bulmasını bekleyemezdim.
Aşağıya indiğimde bir anda elektrikler kesildi ve neye uğradığıma şaşırdım, telefonumun fenerini açmama rağmen yinede fayda etmiyordu. İyice korkularım artmaya başladı ve ne yapacağımı bilmiyordum. O an sistemim kitlenmişti, sağlıklı düşünemiyordum...Soğukkanlı olmak zorundaydım yoksa bu korku ve paniklerin arasına karışıp gidecektim. Bir anda duvarda, annemin babam tarafından bıçaklanarak öldürüldüğü ve rüzgarın kendi boğazını keserek intihar ettiğini gördüm.
Gördüklerim karşısında şoklar içerisinde öylece yerimde kalakaldım. Daha fazla dayanamayarak olduğum yere öylece düşüp bayıldım, gözlerim kapanmasını önce gördüğüm görüntü,babamın annemin gözünün yaşına bakmayarak orada vahşice katletmesiydi, bıçak ile ilk boğazını kesti sonrada 2-3 defa karnına sokup çıkardı.Büyük çığlıklar içerisinde uyandım. Oh! Şükürler olsun ki hepsi birer kâbustan ibaretti. O kadar korkmuştum ki nerdeyse oracıkta kalpten gidecek gibiydim. Her neyse bütün bunların hepsi gerçek değildi ya ona şükretmeliydim. Bir anda kapının çalması ile beni düşüncelerden uzaklaştırmaya yetti.
" Aydan! Müsaitmisin canım?" Sesin sahibi Asra idi, Asra gerçekten cana yakın bir kızdı. İyiki de o vardı yanımda yoksa böyle bir okulda yalnızlık insanın içine işler ve yiyip bitirirdi. Ben buraya Rüzgarın nasıl öldüğünü bulmak için gelmiştim bana intihar etti dediler ve ne kadar çok Rüzgarın intihar ettiği gerçek olup olmadığını bilmesemde buna kendimi inandırmıştım ve kâbuslarımın arasına dahil etmiştim ama neden kâbuslarımda Rüzgarın başka yerde değilde bu okulda intihar ettiğini görüyordum? Aklım artık çözülemiyecek bir düğüm gibi olmuştu ne yapsam da ne etsem de o düğümleri açabilirdim ama hemen pes etmek olmazdı öyle değilmi? Ben çok güçlü bir kızım sevdiğim adamı kaybettiğime nasıl alışmışsam bununda üstesinden gelebilirim. Gerçi hiçte alışmışa benzemiyordum. Her neyse Asrayı daha fazla kapıda bekletmenin bir anlamı da yoktu.
"Evet, canım gel."
"Günaydın bebeğim, ne çok nazlandın anlamadım ki!" Sempatik ve darılmış bir şekilde söylemişti. Ağzımı sonuna kadar açıp esneyerek, karşılık vermiştim.
" Belli ki sana daha gün aymamış baksana daha esniyorsun. Bir zahmet kalkta aşağıya kahvaltıya inelim yeter artık bu kadar uyuduğun hem 1 saat sonra matematik dersi başlıyacak, çabuk hazırlanmamız gerekiyor yoksa Sahre hoca bizi mahveder.
Kadın bildiğin koğuş ağası gibi her neyse daha kahvaltı için sıraya gireceğiz."
Etrafa dikkatli bir şekilde bakarak içinden sanki bana saydırıyormuş gibiydi.
" Off! Aydan ne kadar dağınıksın sen böyle cidden anlam veremiyorum hemde senin gibi hanımhanımcık bir kıza hiç yakışıyor mu dağınık olmak?" Hanımhanımcık demesi biraz komiğime gitmişti doğrusu.
"Kim, benmi hanımhanımcığım güldürme beni Allah aşkına!"
"Ne, değilmisin?"
" Sence..."
" Valla sen ne dersen de benim gözümde öylesin. Hadi kalk artık yeter bu kadar, hadiii!"
" Tamam tamam , hadi sen dışarı çık hemen üstümü giyip geliyorum birazda şuraları toplayıp gelicem.". başını salladı ve odadan çıktı. Hemen ardından bende klasik bir kıyafet seçip sonra aynadan da kendime baktım ve solgun ve bitkin göründüğümü fark ettim. Odaya da biraz çekidüzen verdikten sonra içi okul malzemeleriyle dolu olan çantamıda alıp büyük bir hızla odadan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÂBUS
Novela JuvenilBir kuş misali hayatımdan uçtu gitti. Ben ise gidişine sadece bakmak ile yetindim. Önce yüreğim sonrada ruhum ve bedenim taşıyamayacağım yüklerin arasında mahsur kaldı. Olmam gereken yerden çok uzaktayım. Belki de yoruldum, bilmiyorum öyle karışık...