Fransa prensesi Claire Kinsey İngiltere veliahtı Edward ile evlendiği için heyecanlıydı. Nedimeleri Beatrice, Lilian, Yolanda onun kıyafetlerini çıkarmakla meşguldüler. Lilian takıları çıkartırken Yolanda, Claire'nin vücuduna sıkıca sarılmış korsenin iplerini çözdü. İplerin çözülmesiyle rahatlayan Claire derince nefes aldı.
"Sonunda."
Karşısında onu dikkatle izleyen Beatrice saçlarını düzeltti. "Tanrım çok güzelsin."
Claire Beatrice'in bal gözlerine bakarak gülümsedi. "Umarım Edward da böyle düşünüyordur."
"Hiç kuşkum yok." dedi korseyi çıkaran Yolanda.
Beatrice muzipçe sırıttı. "Fransa'nın en güzel kızıyla evlendiği için bence şükretmeli. Ya huysuz kardeşin ile evlenseydi?" Claire güldü. Beatrice kollarını birbirlerine bağlayarak yüzünü şişirdi. Herkes Nancy'nin yüzünü hatırlayarak kahkahalara boğuldu.
Kızlar gülerken Claire tiz sesiyle sordu. "Sizce beni sevecek mi?" Claire içini kemiren soruyu sonunda sormuştu. Edward'ı ilk defa İngiltere'ye adımını attığında görmüştü. Karşısında kızıl yüzü, sarı saçları, denizden daha mavi gözleriyle tatlı bir erkek durmuştu. O erkek üstelik ona içtenlikle gülümsemiş, centilmence davranmıştı. İşte o an tüm kalbiyle onu sevebileceğini anladı. Ama Edward'ın, burada kaldığı 1 ay boyunca onu görmeye gelmemesi aynı duyguları Edward'ın hissetmediğini düşündürtüyordu.
Beatrice, Claire'nin elini tuttu. "Seni sevmemek mümkün mü?"
"Sever değil mi?"
"Bu gece onu büyüleyeceksin." dedi Lilian, Claire'nin diğer elini tuttuğunda.
Yolanda arkasından sarıldı. "Aşkından delirecek."
"Ama ya yapamazsam..." Herkes bakışlarını Claire'a dikti. Claire bakışlarını kaçırdı.
"Neyi yapamazsan?" Claire utangaç bir şekilde başını eğdi. "Şeyi işte..."
Kızlar yine hep birlikte güldüler. "Gülmeyin." dedi Claire. "Biliyorsunuz daha önce kimseyle öpüşmedim."
Beatrice kızın elini bırakıp kendi elini ağzına götürdü ve öpmeye başladı. "Öğretmedim mi sana? Bak böyle." Beatrice elinin üstünü öperken nam nam diye sesler çıkarıyordu.
"Yemek yer gibi mi...?" Beatrice bu soruyu beklemiyordu. Ama başıyla onayladı. "Yemek yer gibi..."
"Ye onu." diye bağırdı Yolanda. Kızlar da hep birlikte tekrar ettiler. Claire da onlara eşlik etti.
O sırada koridordan gelen ayak sesleriyle irkildiler.
"Şişşt." dedi Yolanda. Beatrice Claire'a baktığında konuştu. "Sonunda geldi prensin." Claire'ın heyecandan onu duyduğundan emin değildi. Tüm dikkatiyle kapıya bakıyordu.
Kapı açıldı ve içeri beyaz geceliğiyle veliaht prens Edward girdi. Kızıl suratı sert olmasına rağmen kıvırcık saçları yüzünden Beatrice onu ciddiye alamıyordu. Ama en yakın arkadaşı onunla evlenmişti ve ona tüm sevgisiyle bakıyordu.
Kızlar prensi gördüklerinde selamladılar. Prens de eliyle işaret ederek çıkmalarını emretti. Kızlar kapıyı arkalarından kapatırken gördükleri çoktan birbirine yapışmış bir çift dudaklardı.
Beatrice beyaz bir melek gibi görünen arkadaşına kapı kapanmadan son kez bakarak mutluluklar diledi ve kapıyı kapattı.
***
Sabah odaya girdiklerinde Claire camın önünde durmuş durgun bir şekilde dışarıyı izliyordu. Şöminedeki ateş sönmek üzereydi. Beatrice koltuktaki şalı alıp odadaki hareketliliği fark eden Claire'nin sırtına koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK KALPLER
Teen FictionKandırılmış bir kalbe aşk bir daha giremez. Böyle düşünüyordu Beatrice Kinsey'i kırmızı elbisesiyle o davette görene kadar... Açık kahve saçları, bal rengi gözleri, dans pistinde salınışı... Her şeyiyle Beatrice kendine aitmiş gibi hissetti. İkinci...