~Wattys2019 'fantastik kategorisi' kazananı.
&
Kaçarken yaralanmıştı. Çektiği acıya rağmen kendini zorlayarak konuştu.
"Kimsin sen?"
Hayatını borçlu olduğu adamın kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Karşısında duran maskeli silüet bir süre sessiz kald...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
__________
_6. Bölüm_ 'Ormandan Gelen'
Dünya her geçen gün biraz daha ölüyordu. Her şey nasıl başlamıştı, ne kadar vakitte bu hale gelmişti ve yakın gelecekte daha neler olacaktı? Bu sorulara aradığımız yanıtlar, bulamadığımız her bir seferde çaresizliğimizi açıkça öne seriyordu. Kaynaklarımız tükeniyordu, kolonideki insanların sayısı her geçen gün biraz daha azalıyordu.
Ölümü beklemeye başlamıştık, Dünya'nın düzeleceğine dair inancımız kalmamıştı. Tanrının varlığına inananlar, Dünya'nın düzelmesi ve hayatta kalmak için değil, acısız bir ölüm için dua eder olmuştu.
Ölümü hiç düşünmemiştim. Nasıl öleceğimi kestirmek zordu ama ihtimaller herkesin olduğu gibi benim de tam karşımdaydı. Ölüm beni korkutmuyordu. Artık ölümün bendeki anlamı kurtuluştu. Çoğu insan gibi ben de ölümü bir kurtuluş olarak görüyordum.
Kayıp geçmişimi bulmadan ölmek. İşte beni korkutan yegane unsur buydu. Dünyanın içine düştüğü kötü hal içinde kayıp geçmişim belki önemsiz sayılabilirdi ancak ben hayatımın geri kalanını geçmişimin ardında harcamaya kararlıydım.
Hayatımın geri kalanı bu gizemi çözmek için yeterli gelecek miydi? İşte bundan emin değildim. Hele ki şu an, içten içe bu düşüncelerimden doğan tedirginliğim gün yüzüne çıkmıştı.
Sırtımda büyük bir acı hissediyordum, birkaç saniye önce yaşananlar zihnimde bulanık birer anı olarak yerleşmişti. Yaratığın ani hareketi ile kuyruğu bedenime çarpmış ve kayalıklara doğru savrulmama neden olmuştu. Sırtımı kayaya çarptığım an gözlerim kararmıştı. Direnmeye çalıştım, bilincimi açık tutmak şu an hayati bir önem taşıyordu benim için. Nefes almak için çabaladım, ciğerlerime zorlukla dolan hava canımı daha çok yakmıştı. Karşımdaki görüntü bir kararıp bir düzeltirken sakinleşmeye çalıştım. Elimi yere koyup destek alarak doğrulduğumda Awhoz'a baktım.
Uzun bedeni boylu boyunca yere serilmişti, başında gördüğüm cismi aradı gözlerim. Yanılmamıştım, başında kılıçtan başka saplanmış bir cisim daha vardı. Görüşüm hala tam olarak netleşecek gibi değildi, daha dikkatli bakmaya çalıştım, görebildiğim kadarıyla başında ince bir çubuk vardı. Çubuğun sonunda ise birkaç yaprak gözüme çarptı. Böyle bir şey yılanın sert derisini delip geçmeyi nasıl başarmıştı anlayamamıştım.
