<><><><><>
İyi okumalar dilerim.<><><><><>
____________
_____________
_7. Bölüm_
'Görev Gecikmez'^
Yüzyıllar önce Dünya'nın değişmeye başladığı ilk zamanlarda neler olduğunu bilmiyordum. Bilsem bile bu bilgim kaybolan benliğimde gizliydi. Eynis'e, Konza'ya ve zaman zaman da Nisha'ya geçmişi sorardım. Koloniler nasıl kuruldu, kimin fikriydi, buraya gelen insanlar nasıl toplandı...
Anlattıklarına göre Dünya'nın bu değişimi birdenbire ve hızlı bir şekilde gerçekleşmişti. Değişen iklimler yaşanacak olayların habercisi olmuştu. İklim yüzünden soğuktan ya da sıcaktan ölen insanlarla, insanlık durumun ciddiyetini kavramış ve çaresizce bir çözüm aramaya başlamıştı. O dönemde devlet denen toplumsal yapılar yönettiği halklarına yardımcı olmak için sığınaklar kurmuş. Şehir denen yaşam alanları yavaş yavaş boşalmıştı. Statü farkı gözetmeksizin insanlar kurtarılmaya çalışılmıştı. Tabii kaynaklar el verdiği kadar. Sığınaklar bir bir, yeterli kaynak olmadığı için terk edilmeye başlandığında, insanlar sırf hayatta kalmak için birbirini öldürmeye de başlamıştı. Hızla azalan dünya nüfusu hiçbir düzen ve kural kalmadığı için çok hızlı bir şekilde yok olmanın eşiğine gelmişti.
İnsanları bir araya getiren, ortak bir düşmanın ortaya çıkışı olmuştu. Gaumra denen insan suretinde kumdan yaratık son derece güçlüydü. Onlar ortaya çıktığı ilk anda sadece iklim değil doğa da hızlı bir şekilde evrilmiş ve insanların yaşamak için birbirinden başka sığınağı kalmamıştı.
Teknoloji eskiden önemli bir yere sahipti şimdi ise sığnağa kurtarılarak getirilen birkaç haberleşme cihazından başka, teknolojinin zerresi barınmıyordu kolonide. Eskiden o cihazlar sayesinde diğer koloniler ile iletişim kuruluyor, bilgi toplanıyor, gelişmeler paylaşılıyor demişlerdi. Ancak bir zaman sonra bunu da yapamaz hale geldiğimizde bu cihazlar da birer çöp haline gelmişti.
Uzun bir zamandır dışarısı ile iletişim kurmamıştı buradakiler. Kolonide uzağa, yıllar önce buraya kurulmuş bu yeraltı şehrinden başka bir yere gitmeye cesaret edemeyen insanlar, burada köşeye sıkışmıştı. Çevredeki bazı bitkiler, yeterince verimli olmasa da ihtiyacımızı karşılayan toprak ve su kaynağını terk etmek o kadar da kolay değildi. Onlara hak veriyordum, dört yıldır beni burada tutan da tam olarak buydu.
Bana anlatılan, yüzyıllar sonra burada yaşamaya çalışan insanlara atalarından miras kalan bu hikayeydi işte... Nereden geldiğimi bilmiyordum ya da daha önemlisi nasıl geldiğimi. İnsanların kolonilerden ayrılmasını imkansız bir ihtimal olarak değerlendirirken nasıl olmuştu da buraya gelmiştim? Birçok soru vardı aklımda, nasıl hayatta kaldığım en büyük gizemlerden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Bekçisi Ⲁ
Fantasi~Wattys2019 'fantastik kategorisi' kazananı. & Kaçarken yaralanmıştı. Çektiği acıya rağmen kendini zorlayarak konuştu. "Kimsin sen?" Hayatını borçlu olduğu adamın kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Karşısında duran maskeli silüet bir süre sessiz kald...