Melek
"Dracoooğğğ. Naber cınıığğğmmm. "
Evet sarhoş numarası yapıyorum.
Ama draco 'yemezler amk' bakışları atınca yapacak birşey gelmiyor aklıma.Draco
"Sarhoş numarası yapma. Ağzın kokmuyor. Şimdi söyle bana... ASANI NEDEN ALMADIN KADIN?!. "
Ne kadını lan?. Genç kızım ben.
Ayrıca seni görende olgun biri sanar. Ne bu havalar?. Ay draco nun yanında dura dura oda bize döndü.
Yazık çocuğa. Ayarları bozulmuş valla.Melek
"Ya şey. Evden aceleyle çıktığımız için tamamen çıkmış aklımdan. Hem beni daha önce bir yerlerime elletirken gördün mü?. Hayır. Yani o adam kıçıma ellediğinde yeni farketmiştim. O sırada da sen geldin işte. "
Gözlerini sıkı sıkı yumdu ve beni kollarımdan tutup kendisine çekti.
Kendisine öyle bir bastırıyor ki, içine girmeme az kaldı. Ay fesat şeyler düşünmeye başlayacağım.
Bende kollarımı onun-boyum 1.50 ya niyse- beline doladım.
Burnumu boynuna sürtüp koklamaya başladım. Bu arada gözlerimi de kapattım hani. Çocuk nane kokuyor ayol. Böyle durmaya devam edersek ben uyiycam. Uykum ciddi ciddi geliyor. Draco saçlarımı okşamaya başlayınca daha da çok geldi uykum.
Valla gidiyorum. Ahanda gittim.YAZAR HANIMELLER DEN
Genç kızın kafası aşağı düşünce, draco geri çekilip kızın yüzüne baktı.
Meleğin uyuduğunu görünce gülümsedi. Kızı kucağına aldı ve onun evine cisimlendi. Zaten elinde olan asasını kapıya doğrulttu ve büyülü sözcükleri söyledi. Kapı açıldığında içeri girip genç kızı yukarı kata çıkarıp odalardan birine girdi.
Bu odanın kırmızı-sarı renklerden oluştuğunu görünce yüzünü buruşturdu ve geri çıktı. Karşısında ki odanın kapısında slytherin bayrağını görünce o odaya girdi.
Oda yeşil ve siyah ağırlıklıydı. Fırtınayı yastığı kemirirken görünce doğru odada olduğunu anladı.
Kızı yatağa yatırıp fırtınanın yanına çömeldi.
Fırtına yastığı bırakıp draco nun yanına geldi ve draco nun bacağına sürtünmeye başladı.
Draco fırtınayı sevdikten sonra onu kucağına aldı ve aşağı indi.
Amerikan mutfağına girip fırtına için yemek aradı. Gri buz dolabına da baktığında dört paket biftek görünce birini aldı ve açıp fırtınanın kabına koydu.
Yanına süt de döktü ve geri kızın odasına çıktı.
Kız yeşil yastığa sarılmış uyuyordu.
Draco onun yanına oturup yüzünü inceledi.
Kaşları çatık, ağzı hafif aralıkdı.
Draco, kızın saçları içinde boğulacağını düşünüp masanın üstünde ki pembe lastiği aldı ve gelişi güzel saçlarını at kuyruğu yaptı.
Şimdi daha iyi görünüyordu.
En azından boğulmayacaktı.
Düşündü draco. Bu kız cidden farklıydı. O pansy gibi değildi. O gün o adamlar yüzünden yaralandığında yanına sadece bu kız gelmişti. Pansy değil. Onun için bu kız ağlamıştı. Onun için o adamları öldürmüştü.
Pansy aşkın ne olduğunu bile bilmeyen bir kızdı. O sadece draco dan arzu ve şehvet istiyordu. Ama bu kız o kadar masumdu ki... Draco ya her anlamda iyi davranmaya çalışıyordu. O mutlu olduğu zaman kız da mutlu oluyordu.
Draco nun gözlerinin önüne o eğlendikleri yer geldi. O lanet muggle kıza dokunmuştu!. Nasıl da sinirlenmişti draco. Bir an için istemedi. Ona kendisinden başka kimsenin dokunmasını istemedi.
Ve o varken kimse de ona dokunamayacaktı. Böyle düşününce draco değiştiğini fark etti. O kimse için böyle düşünmemişti. Pansy e başkaları dokunduğunda böyle hissetmemişti. Veya o kıza engel olmamıştı. Sinirlenmemişti. Ama neden bu yanı başında uyuyan kız için sinirlendi?.
Odaya fırtına girince iç çekti ve ayağa kalktı.
Gitmeden önce, genç kıza eğildi ve dudaklarına küçük bir buse kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİTABIM DA: Hogwarts
FantasyHer kötünün içinde bir iyilik vardır, Önemli olan onu ortaya çıkarmaktır.