12.Bölüm

182 6 6
                                    

Bu bölüm sabırsızlıkla bekleyen @zynpersn'e ithafendir *-*

Polisler bizi 1 hafta boyunca yanlarında tutmuşlardı ve artık Andy ve Conor bizi kontrol etmeye gelmiyorlardı, tanrım mucizelere inanıyorum! Kurtuluş çok güzel bir şey, kaçırılırsanız bu duyguyu öğrenirsiniz! Sekizinci gün tam çıkıyorduk ki... Çıkarken kimi daha doğrusu kimleri gördük tahmin edin! Evet Conor ve Andy! Şüpheli gözlerle bize bakıyorlardı, tanrı aşkına dehşetli gözlerine bakarken korkuyordum. Tiplere bak, pislikler! Polisler Conor ve Andy'yi görünce

"İhtiyaçlarınızı karşıladığınıza göre artık koğuşa, çabuk, haydi, haydi!"

Hemen polislerle beraber koğuş bölümüne gittik. Bizi onlar gidene kadar -yaklaşık 30 dakika- koğuşlarda tutup yine yanlarındaki odaya götürdüler. Oda da 4 ranza vardı, sanırım burada nöbet tutan polisler kalıyordu. Ama odayı biz katlettiğimiz için başka yerlerde kalıyor olmalılar, özür dileriz yani. Bunu kesinlikle giderken polislere söyleyecektim, öyle yüzsüzce gidemezdik zaten. Adamlar bize yardım etsin -ki görevleri ama olsun iihihiih- biz onlardan bir özür bile dilemeyelim ha? Biz burada daha ne kadar kalacağız acaba? Gerçekten sabırsızlanıyorum, yoksa yine Conor ve Andy'nin bir oyunu mu bu? Yok daha neler? Olabilir ama. Olmayadabilir ama? Ah, yine kuşkulanıyorum! Lanet olsun, neden göndermiyorlar bizi? Gece uyurken polisler birden bizi kaldırıp

"Sanırım sizin kaçmanız gerekecek, çünkü Andy ve Conor durumu çaktı! Telefonda bize tehdit yağdırdılar! Arkadaşım sizi şehre en uzak otele götürecek, çabuk , çabuk olun!" dedi polis telaşla

"Aman tanrım! Lanet olsun! Çabuk olun! Geldiler! Arkadan çıkın!"

Tüm polisler ayaklanmış, telaşla bizi kaçırıyorlardı. Gerçi bizi yollasalarda kendileri kurturabilecekler miydi? Britney kolumdan tutup çekiştirince beni, düşüncelerden kurtulup koşmaya başladım. Babam, Britney, ben ve 3 polis koşuyorduk. Diğer polisler ise ön kapıyı kilitlemiş, bize arka kapının tarafını gören pencereden dehşet ve bize acır ve kendileride acınır bir şekilde bakıyorlardı bize. Ne yazık! Onlara, bize… En çok bize tabi ehehehe. Hala gülebiliyorum valla, acınacak halde fakat gülen bir kız, mükemmel! Ben de artık normal/bir kız olayım aşık olayım, çocuk bana yüz vermesin falan istiyorum. Ya aşk acısının en büyüğünü çekeyim ama şu ekşından bi kurtulayım. Arabada giderken bu düşüncelerime engel olamıyordum, babam internetten bilet bakıyordu.

"Baba, o ne bileti?" dediğimde,

"1 bilemedin 1,5 ay sonra Türkiye'ye taşınıyoruz."

Yeni haberim oluyo, bu karar alınmış bile!

"Bana sormadan? Hmmm. Neyse şirkete ne olacak?" dediğimde gözlerini devirdi, düşündüğüm şey olmayacak değil mi?!

"Ahh…Aslında Britney ve sen taşınıyorsun tatlım, güvenliğiniz için."

"Sen ne dediğinin farkında mısın ya?! Hem bana sorma, hem de 'güvenliğiniz için' de! Sana bi şey olmuyo mu da haberimiz mi yok ha?! Senin güvenliğin söz konusu değil mi!" dediğimde sinirden ağlayacaktım neredeyse.

"Bak tatlım ben kızımın ve sevdiğim kadının güvenliğine daha çok önem veririm."

"Ben de babamınkine!"

Araba durduğunda otele geldiğimizi anlamıştım, babam polise teşekkür edip gerisini bizim halledebileceğimizi söyledi. Otel oldukça konforlu bir oteldi, ama korkuyordum çok korkuyordum, fazlasıyla! Bir de Türkiye, babamın gelmemesi falan…İyice sinirlenmiştim, babam odaları aldığında bize asansörü göstererek binin işareti yaptı. Ama ben binmedim, merdivenlerden çıktım, 10 katı! Kendimi yatağa öyle bir attım ki, kafamı koyduğum gibi uyumuşum, ilk defa dertsiz (!) bir şekilde…

--

Gece su içmek için kalkıp, odalarını, nerenin neresi olduğunu tam olarak ezberleyemediğim -zaten geleli gün bile olmamıştı mal ben- otel odasında bardağı alıp damacanadan su pompalamaya başladım...ki arkamda, tam ensemde nefes hissettim! Belimdede tabanca biçimli bir şeyin olduğunu. Tamam sadece şaka yapıyorum, bu kadar aksiyon yeter bana, hemde 40 yıl! Babamın içi nasıl rahat edebilmişti kızı tek başına bi otel odasında yatıyorken? Hemde daha yeni bi olay atlatmışken! Gerçekten büyüklerime laf etmeyi sevmem ama içimden bazen babamın mal olduğu aklıma geliyor. Özür dilerim baba, ama biraz haklıyım sanki ha? Başka bir ülkeye taşınacaktık, Türkiye... Ve babam gelmiyordu -işte bu gibi konularda kesinlikle mal olduğu kanısına varıyordum- ! Ama çalışmak için burada kalmalıydı, şirketi Türkiye'ye taşısa ne olurdu sanki? Tamam iyice saçmaladım, ama hangi babanın yüreği buna el verirdi? Britney ve babam evlenince gideceğiz, yeni hayatım benim gibi birinin hayatı olacaksın üzgünüm, çok öpüyorum seni, hadi uyuycam ben, sabah erken kalkmak gerek. -Hayatıyla konuşan bi malın Türkiye hayatı nasıl olacaktı acaba?-

Sanırım yine kısa oldu özür dileriim. He bi de bu kitap sanırım 15-20. bölümde bitecek ve 2. Kitap gelecek!

The HomeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin