"Senden iğreniyorum. Senin gibi bir oğlum olduğu için kendimden de iğreniyorum."
Babam sinirle odada gezinerek hakaretlerini sıralarken, annem ve Park ailesi keyifle beni izliyordu. Aralarında Jimin'in oluşu beni iyice geriyordu. Keyifle cipsini yerken sırıtıp duruyordu şerefsiz.
Odamdan uyuşturucu çıktığında babam polislere büyük miktarda para verip uyuşturucuyu yok etmelerini istemişti. Polisler de anında kabul etmişti. Hoş, onların gerçekten polis olduğundan da şüpheliydim. Jimin'in oyunuydu sonuçta.
"Uyuşturucu kullanmıyorum veya satmıyorum. Aklınızda nasıl senaryolar kuruyorsunuz bilmiyorum fakat benim bir suçum yok." dedim sinirle. Çocuklarının hap çeken tiplerden olduğunu falan sanıyorlardı cidden!
"Çok üzerine gitmeyin amca. Suç üstü yakalandığı için üzgün zaten. " dedi Jimin. Bakışlarımı hızla ona çevirip kaşlarımı çattım.
"Sen kapa çeneni. "
Jimin bana sırıtıp ağzına bir cips attı. "Neden öyle diyorsun kuzen? Seni korumaya çalışıyorum"
Sinirle ellerimle yüzümü sıvazladım. Sinirden yerimde tepinmemek için zor tutuyordum. Hiçbir suçum yoktu fakat kendimi haklı çıkaracak hiçbir şey de söyleyemiyordum.
"Rezil ettin bizi. Bu haber her yere yayılmıştır. Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı annem. Bakışlarım bu sefer ona çevrildi.
"Beni ne zaman sevdin ki sen? Hoş, senin sevebileceğin tek şey aynada gördüğün yüz değil mi? "
Annem ağzını açtığı sırada babam "Düzgün konuş! " diye bağırdı. Ağzımı açmamak için alt dudağımı sertçe dişledim. Farklı yerlerden saldırıp durmaları çok acımasızcaydı.
"Böyle ebeveynlere sahip olduğum için bende kendimden nefret ediyorum." dedim ve hızlı adımlarla odadan çıktım. Merdivenleri koşarak inerken, Jimin'in de arkamdan geldiğini anlamıştım.
"Siktir git Jimin. " dedim evden çıkarken. Jimin kolumu tutup beni kendine çevirdi ve sırıtarak cipsi bana uzattı.
"Yemek ister misin? "
Elinde ki cipsi alıp yüzüne fırlattığımda kaşlarını kaldırarak dudaklarını birbirine bastırdı. "Pekala sen düşündüğümden daha sinirlisin. " dedikten sonra tekrar sırıttı. "Gerginliğini almamı ister misin bebeğim? "
"Orospu çocukluğu konusunda rakibin yok cidden. " diye mırıldandım ve ormana doğru yürümeye başladım. Bu eve dair sevdiğim tek şey ormana doğru giden yoldu. Yol tek yönlü olduğu için kaybolma şansım da yoktu.
Jimin adımlarıma yetiştiğinde sesimi çıkarmadım. Ne dersem diyeyim yanımdan ayrılmayacağını biliyordum. Çünkü sinirli olduğum zamanlar hep ağlardım ve Jimin de bunu görmek için dibimden ayrılmazdı. Zayıf yönlerimi görmekten zevk alıyordu piç.
"Ağladığın kısma ne zaman geçeceksin? Böyle yürümekten sıkıldım. " dediğinde sessiz kaldım. Ona cevap verilmediğinde sinir olurdu ve bende bunu çok iyi yapacaktım.
Jimin bir süre sessiz kalıp "Eğlenmek için yaptım. Aileni iplemiyorsun zaten Jungkook, sana dedikleri seni etkilemiş olamaz. Değil mi? " dediğinde gözlerimin yavaşça dolduğunu hissettim.
"Sen beni ne kadar tanıyorsun da böyle konuşuyorsun? Sen sadece benim sana gösterdiğim kısım kadar tanıyorsun." dedim sinirle ve adımlarımı hızlandırdım.
"Seni tanımıyor olabilirim fakat vücudunu ezbere biliyorum bebeğim. "
Konuyu başka yere çektiğinde gözlerimi devirdim. "Seninle yatmayacağım Jimin."
"Neden ormanda seks kulağa çok hoş gelmiyor mu? "
Jimin'e dönüp "Artık cidden midemi bulandırıyorsun. " dediğimde kahkaha attı. Cidden bu çocuk iflah olmazdı.
"Ailen senden gerçekten nefret ediyor." dediğinde tek kaşımı kaldırdım.
"Seninkiler sana bayılıyormuş gibi konuşuyorsun. " dediğimde omuz silkti.
"En azından herkesin içinde bana hakaret etmiyorlar. Yapmacık mutlu aile tablonuzdan herkesin haberi var üstelik. Bunlar sana kocaman bir eksi kazandırır."
Jimin'in önüne geçip gülümsedim. "Ben en azından başarılarımla gündemde oluyorum her zaman. Sen ise 'barların vazgeçilmez adamı' olarak gündemdesin. Bu da sana kocaman eksi kazandırır. Büyükbabamın bu tarz şeylerden hoşlanmadığını biliyorsun. "
Jimin omuz silktiğinde başımı sağa sola sallayarak yürümeye devam ettim. Bana yaptığı şey çok fazla ağırdı. Resmen ismimi kirletmeye çalışmıştı. Fakat bana yaşattığ hayal kırıklığının aynısını ona yaşatacaktım.
Çünkü ona karşılık vermezsem, Jimin güçlü olanın kendisinin olduğunu sanacaktı.
****
"Sana tost yaptırdım. Tok olsan bile yemek zorundasın çünkü ben yaptırdım. " dedi Hoseok elinde ki tostu bana uzatırken.
Gülerek tostu aldım ve içine baktım. "Kaşarlı sevdiğimi nereden biliyorsun lan?" dediğimde sırıttı.
"Kaşarı kim sevmez? "
Yaptığı imaya gülerek karşılık verip tostu ısırdım. Hoseok'un anlattığı şeyleri dinlemeye çalışırken, diğer yandan gözlerimi bahçede dolaştırıyordum. Okula beraber gelmiştik fakat onu daha sonra hiç görmemiştim.
"Chanyeol hoca bizi bugün normalde yüzme havuzunda toplayacaktı ya vazgeçmiş. Basketbol sahasında toplanacakmışız. " dediğinde bakışlarımı Hoseok'a çevirdim.
"Bizim sınıfın haberi var mı peki? " dediğimde başını sağa sola salladı. Dudaklarım kıvrılırken hızla ayağa kalktım.
"Jimin'e haber etme. Şimdi onun yanına gidiyorum, ben söylerim. "
Elimde ki son parçayı da ağzıma atıp Hoseok'un kolasından içtikten sonra okula yürümeye başladım. Jimin şuan yüzüyor olmalıydı.
Havuzun kapına geldiğimde Hoseok'a mesaj attım ve derin bir iç çekip içeri girdim. Beklediğim gibi Jimin yüzüyordu. Hafifçe gülümsedim ve kapıyı kapatıp ona doğru ilerlemeye başladım. Jimin'in en sevdiği şeylerden biriydi yüzmek. Tüm hırsını, nefretini gösterirdi.
Jimin bitiş noktasına geldiğinde gözlerini bana çevirip kaşlarını çattı. Havuzdan çıkıp mermere oturduğunda elimde ki havluyu omuzlarına bıraktım ve yanına oturdum.
"Millet nerede? " diye sorduğunda gülümsedim.
"Birazdan burada olacaklar. "
Jimin aniden başını bana çevirip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında, ellerimi ensesinde birleştirip karşılık verdim. Tanrım bu kadar ateşli olması beni delirtiyordu.
"Havuzda sevişmek ister misin? " diye fısıldadığında kıkırdadım.
"En son bunu yaptığımızda müdüre yakalanıyorduk. "
Jimin'in beni okulun tuvaletinde kıstırmasından sonra kendimizi buraya atmıştık. İkinci turumuzda aniden müdürün sesini duymuştuk ve ikimizde havuzun iki ucuna gidip yüzüyormuş gibi yapmıştık. Müdür gittikten sonra da işimizi tamamlamıştık.
Genelde öpüşmek veya sevişmek için buraya gelirdik çünkü burada hem kamera yoktu, hemde burası kullanılmazdı. Tabi bizi rahat bırakmak için de kullanmıyor olabilirlerdi.
Jimin dudaklarını boynuma indirdiğinde telefonumu gizlice çıkarıp Hoseok'a mesaj attım. Birkaç saniye sonra ışıklar kesildiğinde Jimin küfür ederek başını kaldırdı ve etrafa baktı.
Jimin derin nefesler alırken ayağa kalktım ve kapıya ilerlemeye başladım. Jimin hareket edemiyor, derin ve sert nefesler alıyordu. Sırıtarak havuzdan çıkıp kapıyı kapattım ve kilitledim.
Karanlık korkusu olan kuzenim birkaç saat kendi başına idare etmek zorundaydı.
şu oyunları yazmayı çok özlemişim kxödkxlxld
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hell 2 ||jikook||
Teen FictionHayatımda yapmaktan gurur duymadığım şeyler yaptım, ama ilk defa cehennemin gerçek tehlikesini hissediyorum.