bölüm beş

886 77 2
                                    

anlatım bozukluklarım veya yazım hatalarım olursa lütfen belirtin, iyi okumalar 🥰

habs'ın ocaktaki maçları kendi kortunda olacaktı ama jongin'in hem ayın 12'sinde, hem de 14'ünde maçı vardı. ikisi de koltuğa kurulmuştu ve kyungsoo, jongin'in koruma pedleri üzerine atılmış saatte 100 mil hızla gelmiş pakın yapmış olduğu eziği buzluyordu.

kyungsoo buz paketini tutarken cıkladı, morarmaya doğru bastırıyordu. jongin soğuk paketin verdiği rahatlıkla iç çekti.

"ayın 12'sinde de, 14'ünde de maçım var," üzgünce söyledi.

"biliyorum," kyungsoo cevapladı. "eğer uygunsa ayın 13'ünde kutlayabiliriz."

jongin aklından programını geçirdi. sabah isteyenin gidebileceği bir antreman vardı ama öğleden sonraki antremana gitmek zorundaydı.

"akşam yemeği yiyebiliriz," öneride bulundu. yapabilecekleri çok bir şey yoktu, gerçekten. jongin'in bir hokey oyuncusu olarak programı düzensizdi. kyungsoo öğretmen olduğu için onun programı daha gevşekti.

jongin sağa döndü ve kyungsoo huysuzca iç çekti, jongin'i kaburgasından dürttü.

"hareket etme," jongin'i uyardı.

jongin gözlerini devirdi. erkek arkadaşı endişeli küçük bir köpek yavrusu gibi davranıyordu.

"acı seviyesi sadece 2."

kyungsoo burnunu kaldırdı ve buzu tam yaranın üstüne koydu. "o zaman seviye 4," büyük olan kesin bir şekilde konuştu. "acıya toleransın var."

jongin—jongin'in buna bir cevabı yoktu. tartışmak istiyordu ama kyungsoo'nun haksız olmasından değildi. 3 yıllık bir çaylakken sarhoş olarak yapılmış bir oyun kazası yüzünden hemen hastaneye kaldırılmasını hatırlıyordu.

(medya ona bu yüzden işkence yapmıştı. kim jongin için beklentileri vardı—bu beklentiler jongin'in iyi bir kanadalı oğlan olması dahildi, halkın ikinci seçimi gibi olmasını istemiyorlardı, avrupalı patenci tam bir zamparaydı.)

hemşire ona acı seviyesini sormuştu ve omuz silkerek cevapladığını hatırlıyordu, "düşük bir 6—belki de yüksek bir 5." doktor onu tanımadan ve konuşmadan önce kadın ona ve yarasına garip bir şekilde baktı, "ona acı seviyesini sormaya zahmet etme. o profesyonel bir hokey oyuncusu."

jongin o zaman hokey oyuncularının acıyı tam olarak algılayamadıklarını öğrenmişti.

sert cevap vermek yerine "üzgünüm." dedi.

kyungsoo şaşırmışçasına bir ses çıkardı ve sordu, "ne için?"

"doğum günümüz için," dedi.

doğum günü gibi değersiz bir şey için oyunu kaçıramazdı. aile üyeleri ölmüş ve ertesi gün maça çıkan oyuncular biliyordu. karıları doğum yapan ve sanki bebekleri doğmamış gibi buz pistine çıkan oyuncular vardı.

"yoo," kyungsoo omuz silkti. "sorun yok. sadece doğum günü."

jongin kaşlarını çattı. "gerçekten mi?"

"gerçekten, gerçekten." kyungsoo nazik bir şekilde yanağını öpmek için jongin'e uzandı. "seninle geçirdiğim sürece—sorun etmiyorum."

12 ocak günü, jongin kyungsoo'yu yatakta kahvaltı ile uyandırdı. kahvaltıda pankekler de vardı ve kyungsoo'nun kaşları kalktı.

"sen bir temizlik delisisin," suçlayarak söyledi. "amaç ne?"

jongin kafasını koyun gibi salladı. pankekler gizlice çalıştığı bir şeydi, takım arkadaşlarının mutfaklarında deniyordu ki kyungsoo sıradan olmayan bir şey görmesin.

"glütensizler," utangaç bir sırıtmayla konuştu. "muz ve baldan yapılmalar."

kyungsoo güldü ve tabağı aldı, "sahte pankekler," diye bir isim taktı ama yine de hepsini yedi.

13 ocak günü kyungsoo branç istedi ve jongin isteğe bağlı olan antremana gitmedi. favori lokantalarına gidip, dışarda oturdular. puck'ın tasması vardı, sandalyeye bağlıydı. jongin bir sürü yemek sipariş edip garsonun beceriksizce hepsini getirmesini sağladı. kyungsoo iç çekti ve sadece benedict usulü yumurta söyledi.

brançın hemen arkasından sonra, puck'ı köpek parkına götürdüler. jongin kendini iyice atkısına gömdü ve beresini herhangi bir durum için iyice aşağı çekmişti. bazı insanlar hala onu tanıyordu, eğer ikinci kez bakışları göz önüne alırsak, ama kimse bir imza ya da fotoğraf için yanlarına yaklaşmamıştı.

peki, bir kişi dışında.

habs forması giyen küçük bir çocuk ikisine yaklaşmıştı ve jongin, puck'ın küçük kıza atlama olasılığı yüzünden elindeki tasma kayışını sıkılaştırmıştı. genelde atlamayazdı ama dışarıda olunca gerçekten çok heyecanlı oluyordu.

kız sorusunu sormadan önce ikisine birden baktı, "kusura bakmayın efendim, siz kim jongin misiniz?"

kyungsoo'ya bir bakış attı ve erkek arkadaşının dudağı çizgi haline gelmişti, gülmemeye çalışıyor gibiydi. jongin atkısını aşağıya indirdi ve gülümsedi, göğsünü birazcık şişirmişti.

"evet, oyum," cevapladı. kyungsoo'nun kahkahasını tutamadığını duydu-jongin ben kaptanım sesini kullanıyordu, medya ve fanları için kullandığı gururlu ses tonuydu. vazgeçilmesi zor bir alışkanlıktı, konuştuğu fan anca beline gelse ve tek dişi olmasa bile.

"oh," kız puck'a, daha sonra jongin'e baktıktan sonra konuştu. hayal kırıklığına uğramış bir sesle, ekledi, "daha büyük bir köpeğinin olduğunu düşünmüştüm."

işte kyungsoo bunda kendini kaybetti, kahkaha atmaya başladı, kız koşarken jongin'in gözleri büyüdü ve ağzı açık kaldı—kızın formasındaki byun 04 onunla alay ediyor gibiydi.

çok geç gelmiş ve kısa olabilir ama olsun :( buna da şükür

çok geç gelmiş ve kısa olabilir ama olsun :( buna da şükür

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KAISOO WORLD DOMINATION 2021

yours to hold high (ht2/türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin